BANNERLERİM

küresel ısınma

FOK KATLİAMINA DUR DEYİN!

Stop the Seal Slaughter
Related Posts with Thumbnails

7 Kasım 2009 Cumartesi

10 Rica



[img]http://img197.imageshack.us/img197/7894/311720071022121053jtvcm.gif[/img]
10 RİCA

1- Benim hayatım 10-15 yıl sürer. Senden ayrılığım bana acı verir. Beni almadan önce bunu düşün.


2- Bana, senin benden istediklerini anlayacağım bir süre ver.


3- Benim içimde sevgi duygusu uyandır, ben bununla yaşarım.


4- Bana hiç bir zaman uzun süreli darılma ve cezalandırmak için bir yere kapatma. Senin hayatında iş, eğlence ve arkadaşların var. Benim hayatımda ise sadece sen varsın.


5- Arada sırada benimle konuş. Sözlerini anlamasam bile bana yönelttiğin sesini anlarım.


6- Bana daima nasıl davranılması gerektiğini bil. Ben hiç bir zaman unutmam.


7- Beni dövmeden önce aslında dişlerimle kemiklerini un ufak edebileceğimi, ancak asla böyle bir yola başvurmayacağımı düşün.


8- Beni "isteksiz, tembel ve inatçı" diye azarlamadan önce düşün: Belki yediğim yemek dokunmuştur, belki güneşin altında uzun zaman kalmışımdır veya halim kalmamıştır.


9- Yaşlandığımda benimle ilgilen, bir gün sen de yaşlanacaksın.


10- Her zor anımda yanımda ol, "benim içim kaldırmaz" veya "ben görmeden olsun" deme, çünkü benim için her şey seninle birlikte daha kolay.

Hayvanlar ne konuşur?



Karlar erimeye başlar başlamaz, ormandaki sessizlik kaybolur, kuş cıvıltıları başlar. Kuşlar ormanı pay etmektedir. Bir alanı ele geçiren bir kuş hemen ötmeye başlar, bu diğer kuşlara bir mesajdır ve anlamı şudur: "Benim alanıma giren kuşun vay haline!".. Erkek ve dişi kuşların ses organı aynı ise de (sirinis), ekseri erkek kuş öter. Bu "seranatlar" ne kadar farklı olsa da hepsinin anlamı aynıdır: " Bekarım, hayatımın
baharındayım ve bir parça toprağım var." Çit kuşlarının erkeği bu mesejı bir günde 2.340 kez, ağaç Pipit kuşları ise 3.377 kez tekrarlar. Bu şarkılar sayesinde dişiler yuva kurmak isteyen erkekleri bulur. Dişisini bulup yuva kuran erkek kuşlar, artık fazla ötmez. Bir hayvan, yaşadığı alana başka hayvanların girmesini istemez: bir diğer deyişle, sınırlarını çiğnetmez, Hayvanların sahip çıktıkları alanlar çok küçük olabildiği gibi, hayli geniş de olabilir, Bir martı, ortasında yuvası bulunan küçük bir dairenin içinde yaşar. Bu dairenin çapı, martının yuvasından ayrılmadan bir başka martıyı gagalamasına yetecek kadardır. Ketenkuşu benzeri bazı küçük kuşlar, 10-250 m karelik alanları korurlar. Bülbülün alanı daha da geniştir: 1.200-2.000 metrekare. Morina balıklarının erkekleri, dişilierin yumurta dökme zamanından bir ay önce uygun bir yer seçerler ve kısa kalın homurtular çıkararak, o alana başka erkek morinaların girmesini önlerler. Uluyan maymunlar, ise Stentoru (HomerIn İlyadasın daki sesi gür şarkıcı) kıskarndıracak ulumalarla yaşadıkları alana başkalarını sokmayacaklarını ilan ederler. Sevimli küçük bir tundra hayvanıolan kır faresi yakında bir başka kır faresi görünce "sinirlenir". Eğer istilacı, bunu anlayıpda çıkıp gidere ne ala, yoksa çatışma kaçınılmaz olur, ikisi karşılıklı geçip, birbirlerini tehdit edici seslerle korkutmaya çalışırlar.

Böcekler de öyle "fazla samimiyet"ten hoşlanmazlar. Çekirgeler ve ağustosböcekleri, kendi alan hakları çiğnenince cır cır ötmeye başlarlar. İlginçtir ki, suda olsun, karada olsun hayvanlar arasındaki çatışma belli bir seremoniye göre yapılır. Hayvan belli bir biçim alır ve belli
hareketler yapmaya başlar, bu sıra da önce ihtar edici, sonra tehdit edici sesler çıkarır. Böylece alan hakları çiğnenen hayvan, istilacıya kaçıp gitmesi için bir şans tanır. Barışı korumak için bütün bu çabalara rağmen, bazen çatışma kaçınılmaz. Bu tip kavgalar kısa sürer. En büyüğünden en küçüğüne bütün havvanlar dünyasında bu durumda, ilk hücumdan sonra genellikle istilacı tabanları yağlar, alanın sahibi de şöyle yalandan onun peşine düşüp biraz kovalar, bu kovalamaca sırf gösteriş içindir. Ornitolog (kuş uzmanı) Konstantin Blagosklonof, 100 kadar deneyden sonra şöyle bir doğa yasası bulmuştur: alan için yapılan kavgaları, daima alanın "ilk sahib"i kazanmaktadır. Bir alana diğerinden önce gelmiş olmak, büyük bir psikoloJik avantaj olarak ortaya çıkmaktadır. Bir sinekkapan kuşu, yuvası ile birlikte alınıp bir başka alana götürülürse, roller değiştirilip de; Sahip, istilacı ve istilacı, sahip durumuna getirilince, az önce savaşı kazanmış olan "eski sahip "bu kez" yeni sahip"e yenilmektedir. "Sahip"lerin kazanmasının bir nedeni de komşularının, istilacıyı kovmakta kendilerine yardımcı olmalarıdır. "Kara" Denizi (Kuzey Buz Denizine açılır) kıyısındaki Yamal Yarımadasında yapılan deneylerde, kırmızı gerdanlı pipit kuşlarının, davetsiz konukları komşularının yardımı ile kovdukları saptanmıştır. Beyaz kuyruksallayan kuşları da büyük bir dayanışma içindedir: her alanda bir erkek yaşar, herhangi bir alana "saldırı" olursa, komşu alanlardaki erkek kuşlar uçarak

gelir ve daima üç kuş birlereşerek düşmana saldırır.
Söğüt baştankara kuşları ve İsridye yiyici kuşlar, yuva yapmadan önce zamanlarının %42sini alan korumaya harcarlar, yuva kurduktan sonra ise çok daha uslanırlar. Ortak düşman belirince aile kavgaları bir yana bırakılır, düşmana tek yumruk gibi saldırılır. Tehlikenin yaklaştığı, bir alarm sinyali ile belli edilir, her hayvan bu sinyali değişik bir şekilde verir: bahçe karıncaları karınları ile toprağı döver, ağaçkurtları çürümüş oduna vururlar. Bir tehlike yaklaşınca, onu ilk gören kuş heyecanlanır ve yuvasına alarm sinyalleri göndermeye başlar. Küçük kemirgenlerden çayır köpekleri, köstebekler ve suslikler, tehlike yaklaşınca keskin ıslıklar çalarlar. Uzunkuyruklu Sibirya suslikleri,
bir tilki, kurt veya kutup porsuğu görünce kısa, yırtıcı bir kuş görünce uzun çığlıklar atmaya başlarlar; yırtıcı kuş yere konmnak üzere ise, Çığlıklar her 8 saniyede bir atılır.

Cüce sincapların da üç farklı tip çığlık attıkları bilinmektedir. Tavuklar 7 çeşit sinyal vererek, yaklaşan düşmanın cinsini, uzaklığını ve yönünü birbirlerine haber verirler. Sığırcık kuşu kedi görünce başka, insan görünce başka sinyal verir. Serçe benzeri bazı kuşlar bir şahin,
çaylak, kerkenez ve hatta karga veya guguk kuşu görünce alarm sinyalleri verir. Yılanın tıslaması zararsız ise de düşmana, o müthiş yılan zehrini hatırlatır. Zehirsiz yılanlar da tıslayarak
düşmanlarını kaçırtır. Tıslama öylesine korkutucu bir silahtır ki, kertenkeleler, özellikle iri monitör kertenkeleleri, kediler, denizaslanları, baştankara kuşları, kazlar, keçi sütü amen kuşları tıslarlar. Fakat tıslamanın en büyük ustası, ağaçkakanların akrabası boyunçarpıtan kuşlarıdır. Hayvanların yumurta ve yavrularını korumadaki kahramanlığı görülecek şeydir: saksağanlar ve alakargalar yuvadaki ysvruların alarm sinyalini alır almaz, uçarak gelir ve düşmanı gagalamaya başlarlar, orman bu kuşların çığlıkları ile dolar. Tavşanlar sanıldığının aksine ne korkaktır, ne de yavrularını ihmal eder; yavrularının sesini duyunca onlara koşar, ana tavşana ne yapsanız yavrularını bırakmaz. Düşman gelince, ana tavşan yavrularını kurtarmak ıçın dikkati kendi üstüne çekmeğe çalışır: yatar, kalkar, sürünür, horuldar, yerleri döver. Ana tavşan çaylak, şahin ve kargalara karşı cesaretle dövüşerek yavrularını korur.

Ana tilkiler de yavrularını canı pahasına savunur. Kazakistanın Karaganda bölgesinde bir çam ormanında, bir tilki inindeki yavruları çıkarmak isteyen köpeğin, ana tilkinin saldırısına uğradığı görülmüştür. Boğuk çığlıklar atarak: ininin etrafında dönen ana tilkiyi, köpek defalarca ormana kovalamış, her keresinde ana
tilki dönüp çığlıklarına devam etmiştir. Sonunda köpek, yorgunluktan ölü gibi bir halde inle uğraşmaktan vazgeçmiştir.

Hayvanlar arasında bir çeşit "esperento" vardır: Afrika toynaklı memelileri, karışık türler halinde otlarlar ve bir türün alarm sinyali, tüm türleri kaçırır. Maymunlarda da durum böyledir. Bir karga, uzaktan bir insan görünce uzun bir "ka-a-a" sesiyle takırdar ve anında tüm kargalar havalanır. Ekin kargaları ve cüce kargalarda da durum buna benzer. Bir avcı ormana girer girmez tüm saksağanlar gevezelğe başlar, aynı zamanda geyikler, yabandomuzları vb. kaçmaya koyulur. Kuşlar tehlikeyi tüm hayvanlara haber verebilir, bunun için kısa aralarla kısa sesler çıkarırlar.

Dr. Selçuk Aslan
Bilim Teknik - Nisan 1984

ALINTIDIR

Dostlarımızın talepleri


1. Ailenizin tam üyesi olmak hakkımızdır. Sosyal ilişkilerimizde başarılı olabilmemiz için; övülmeli, sevilmeliyiz.

2. Doğru uyaranlara sahip olmalıyız. Yeni oyuncaklara, oyunlara ve deneyimlere gereksinimimiz var ve en önemlisi kendimizi mutlu duyumsayabilmemiz için yeni kokularla tanışmalıyız.

3. Düzenli olarak egzersiz yapmalıyız. Yapmazsak; hiperaktif, miskin yada şişman olabiliriz.

4. Neşeli bir yaşamımız olmalı. Bazen çok yaramaz olabiliriz, masum yaramazlıklarımızı davranış bozukluğu olarak algılamayın ve bizden her zaman için tahmin edilebilir davranış beklemeyin bizler robot değiliz, emir eri hiç değiliz.

5. Yaşam kalitemizin yüksek olması için sağlıklı kalmalıyız. Lütfen Veteriner Hekimimizle çok iyi arkadaş olun ve dost kalın.

6. İyi beslenmek en doğal hakkımız. Bizler bizim için neyin iyi olduğunu bilmeyiz, tıpkı bazı insanlar gibi. Seçiminize güveniriz.

7. Bizler reddedilmekten, itilip kakılmaktan hoşlanmayız, bizi aşağı görmeyin, refüze etmeyin. Çünkü gösterişli gurur duyacağınız köpekler, kediler olabilmemiz için önce size sonra kendimize güvenmeliyiz. Bizlerin iyi bir bekçi, bebek bakıcısı, avcı olmamızı istiyor ve bunu bizden bekliyorsanız; varlığımıza, yaşama haklarımıza saygı göstermelisiniz.

8. İyi bir eğitim almak hakkımızdır. Almazsak aramızda iyi bir ilişki gelişmeyeceği gibi kendimiz ve sizin için tehlikeli olabilecek şeyler ortaya çıkabilir.

9. Rehberliğiniz, yanlışlarımızı düzeltmeniz gereksinimiz ve hakkımız. İlişkimiz tamamen bizi anlamanız ve bize karşı merhametli davranmanız üzerine kurulmalıdır.

10. Sizler gibi onurlu yaşamak, zamanı gelince de onurlu bir şekilde ölme hakkımız olmalıdır.

Evet, dostlarımız 10 maddelik bir bildirge ile temel gereksinimlerini açıklamışlar; gerisini siz düşünün demişler.

ALINTIDIR

Hayvanlara yönelik şiddet: Bir Psikolojik Degerlendirme


Hem gecmiste hem de gunumuzde, gerek bireysel gerekse toplumsal boyutta sık sık karsi karsiya gelmek zorunda kaldigimiz siddet olgusunu tanimlamak oldukca zordur. Ancak ne yazik ki korkutma, iskence ve hatta oldurme duzeyine kadar varan siddet turleri, gundelik yasantimizin ayrilmaz birer parcasi hâlindedir.

Aslinda siddet egilimi, dogustan gelen bir ozellik degildir; cunku bir insanin kisiligi sosyal, siyasal, ekonomik ve ideolojik kosullardan bagimsiz dusunulemez. Bu kosullar, kisiyi sorunlarini konusarak cozme yeteneginden yoksun birakmis olabilir; ornegin siddete taniklik etmis ve bunun kabul gordugu bir ortamda yetismis bir cocuk, bunu sorun cozmede ve dolayisiyla yaratmada dogal bir secenek olarak gorebilir. Cocuk, belki once oyuncaklarina uygulayarak basladigi siddet yasantisini, daha sonra mahallesindeki hayvanlarla devam ettirebilir.

Siddeti ve sonuclarindan biri olan hayvanlarin maruz kaldigi iskence ve katliamlari anlayabilmek icin, butun bunlarin temelinde yatan ofke duygusunu ve saldirganlik durtusunu incelemek yararli olacaktir. Adler, ofkenin insandaki guclu olma egiliminin ve egemenlik hirsinin bir simgesi oldugunu belirtmistir. Bazi toplumlar baska toplumlar uzerinde, bazi insanlar baska insanlar uzerinde ve/ya da onlardan kacip korunmak bakimindan daha sanssiz olan hayvanlar uzerinde egemenlik kurarak, kendilerince ideal bir dunya kurmaya calisirlar.

Freud'a gore saldirganlik, olum icgudusunun bir ifadesidir. Freud yikici ozellikte olan olum icgudusunun, kiside oz yikima yol acmamak icin buyuk olcude dis dunyadaki nesnelere yoneltildigini belirtmektedir. Saldirganlik durtuleri, zararsiz bicimlere cevrilerek de (ornegin sanat ya da spor gibi yollarla) disariya yoneltilebilir. Elbette bu, gerceklesmesini arzuladigimiz durumdur ve bunu basarabilmis kisiler, zaten bu yazinin konusu olmaktan cok uzaktir.

Olum icgudusunun ve dolayisiyla saldirganlik durtulerinin herkeste var oldugunu kabul etsek bile, aslinda kisiler arasindaki ofke ve saldirganlik duzeyi farklarini ortaya cikaran, ogrenme yasantilarindaki ve kultur yapisindaki farkliliklardir. Sosyal Ogrenme Kurami'nin mimari olan Bandura, saldirgan davranisin iki temel ogrenme turu araciligiyla kazanildigini belirtmektedir: Kisi yapilmasi gereken davranislari, yol actigi tepkilerin sonuclarindan ve baskalarinin davranislarinin sonuclarini gozleyerek ogrenir. Dolayisiyla saldirganlik, bireyin toplumsallasma sureci icinde ogrenilmektedir. Siddetin toplum tarafindan nasil sunuldugu ve nasil karsilandigi da onemlidir; cunku kabul goren siddet de adeta yasal bir kimlik kazanmakta ve sorun cozmenin dogal bir araci olarak gorulup onaylanmaktadir. Bu kurama gore saldirganlik kadar saldirgan olmama davranisi da ogrenilebilir bir davranis bicimidir.

Iletisim teknolojisindeki hizli gelismeler sonucunda kitle iletisim araclarinin cok yaygin olarak tuketilmesi, bu araclarin toplumlari etkisi altina almasi bu konuyu daha fazla on plana cikarmaktadir. Ornegin hayvana yonelik siddet, bu araclarda, ozellikle de gazete haberlerinde hakli yerini alirken; televizyonda hayvan sevgisinin yuceltildigi programlara cok az rastlanmaktadir. Hemen her konuda oldugu gibi, yapilan programin izlenme kaygisi, canlilari koruma kaygisindan onde tutulmaktadir.

Toplumsallasma sureci cercevesinde gerek cocukluk doneminde, gerekse yetiskinlik doneminde kitle iletisim araclarinin etkisiyle saldirganlik davranislarinin kolaylikla ogrenildigini bilmekteyiz. Aslinda bunun tam tersi de gecerli olabilirdi; yani bu araclar sayesinde insanlara hayvan sevgisinin asilanmasi daha kolay olabilir ve dolayisiyla hayvana yonelik siddet haberleri de buna bagli olarak azalabilirdi. Oysa ulkemizden bir ornek vermek gerekirse, en buyuk kanallardan birinde her gun kadin programi yapmakta olan bir bayan, yanli bir din adamindan da destek alarak, insanlari hayvan beslememeleri ve hatta sevmemeleri yonunde tesvik edebilmektedir.

Isin ozunde, ofke de diger pek cok duygu gibi insanin kendisini ifade etmesinin bir bicimidir. Bu ifade biciminin, baskalarina zarar verme noktasina gelindiginde, ozellikle de siddete dokuldugunde istenmemesi, onaylanmamasi ve gormezden gelinmemesi gerekir. Oysa ozellikle hayvanlara yonelik siddet, insan nufusunun coklugu goz onune alindiginda gorece az bir kesimin dikkatini ve hakli ofkesini cekmektedir. Bu siddet hep suregeldigi hâlde, sadece vahim boyutlara ulastigi zaman kamuoyundan buyuk ilgi gormektedir. Hayvanlarin hak ettikleri bicimde yasama hakkini savunanlar, genellikle bir takim vaatlerle gecistirilmekte, sorumluluk tasimasi gereken merciler baskalarini suclamakta (kimse sorumluluk almadigi icin hayvan katilleri de cezasiz kalmaktadir), pek cok siradan vatandas ise hayvanseverligi insansevmezlik olarak etiketlemekte ve dunya sadece bizlere, iki ayakli canlilara aitmis gibi hayvanlar icin canla basla ugrasan, hic yoktan mucizeler yaratmaya calisan dernek ve girisimleri kucumsemektedir. Bizler de bu durum karsisinda, "evlerinde beslemiyor olsalar da; sokakta yururken gormezden geliyor olsalar da; medya kanaliyla haberdar olduklari, baslarina gelen inanilmaz acilara ve adeta alistirilmaya calistigimiz katliamlara kayitsiz kalsalar da", en azindan 'sevmesinler ama zarar da vermesinler' dusuncesini tasimak zorunda kaliyoruz. Oysa hep insanlararasi iletisimden soz ederken kullandigimiz empati (esduyum) sozcugunun diger canlilar icin de gecerli olmasi gerekmez mi?

Empati, baskalarinin duygu ve dusuncelerinin ve bunlarin olasi anlamlarinin farkinda olmak; karsisindakinin duygu ve dusuncelerini kendi icinde yasayabilmektir. 'Kendini baskasinin yerine koymak' ifadesiyle anlatilmak istenen durumdur empati. Ornegin, ozellikle evini bir ya da birden cok hayvanla paylasarak buyumus insanlar, kendilerini bir hayvanin yerine koymakta zorlanmazlar. Dunyanin kendi turunden baska canlilarin da yurdu oldugunu, onlarin da bizim gibi duygulari oldugunu anlama kapasitesine sahip bireylerde de, degil hayvanlara zarar vermek, empatiyle kurulan duygu ve dusunce paylasimina uygun tepkiler gostereceklerdir (zor durumda olanlara yardim etmek gibi).

Empati'yi daha iyi anlayabilmek icin, insanin psikolojik gelisimine bakmak gerekir. Bir cocuk biriktirilmis ofkesini davranisa donustururken, zihinsel niteliklerinden dolayi sadece an'i yasar; davranislarinin olasi sonuclarini dusunemez. Yaklasik olarak ergenlikte ortaya cikan soyut dusunme becerisi elde edilinceye kadar, insan kendini evrenin merkezinde algilar. Evrenin merkezine kendini koyan insanin en onemli ozelliklerinden biri paylasamamaktir. Dunyayi sadece kendine ait sanan insanlarin yasadiklari en buyuk yanilgi da budur: Kendini evrenin merkezinde sayip, dunyasini kimselerle paylasamamak. Oysa ben merkezciligin cok kucuk yaslarda terk edilip, sosyal ben'in kurulmasi zamani gelmistir. Sosyal ben'i gelismemis birey ise paylasmayi, empati kurmayi, kendine ve baskalarina deger vermeyi ogrenemez. Cogunlukla bu basit ve siradan gozuken siddet oncesi davranis kaliplari (gelecekteki tutum olarak siddet egiliminin kokenlerini olusturdugu unutulmamalidir) gucsuz yasitlara, kendinden kucuklere ve elbette korunmasiz hayvanlara uygulamaya baslanir. Bu davranislar, oncelikle ebeveynin yanlis davranis ve tutumlariyla beslenerek guclenir. Gercek bir sevgi ortaminda, yani aile uyelerinin birbirlerine sevgi ve saygi duyduklari, dogaya ve butun canlilarina sevgi ve saygi duymanin ogretildigi ve yuceltildigi bir aile ortaminda yetismis bir cocugun sosyal ben'i cok daha kolay gelisir. Aile, okul, sosyal cevre ve kitle iletisim araclarinin bireyin yasaminda tasimasi gereken en onemli deger, onun kendisini tanimasini saglamaktir. Bireyin sorunlarini siddete yonelerek cozmesini giderebilmek icin, toplumsal yasam icinde once bireyin kendini tanimasi saglanmalidir. Kendini tanimak ve empati kurabilmek, siddetin en buyuk dusmanlarindandir.

Siddete basvurulurken kullanilan temel bilincalti savunma mekanizmalarindan biri de farkliliga karsi duyulan hosgorusuzluktur. Bu hosgorusuzlugun siddete donusmesi, kabullenmenin gerceklesmemesi ile dogrudan iliskilidir. Kendi turunden baska canlilarin varligini ve onlarin da yasama hakki oldugunu kabullenemeyen, dolayisiyla onlarin da kendisi gibi aci ceken varliklar oldugunu dusunmeyen ya da bunu onemsemeyen kisiler yolda yururken karsisina cikan bir kediyi rahatca tekmeleyebilir; bir kopegi canli canli topraga gomemebilir; ayakkabisi bir sokak kopegi tarafindan alinan bir imam, o kopegi bulup vurabilir. Hatta bir gun coplugun birinde yuzlerce hayvan olusuyle karsilasabilirsiniz. Butun bunlar ne din'le, ne geleneklerle, ne ahlakî ilkelerle, ne de yasalarla bagdasamayacak davranislardir. 2004 yilinda kabul edilmis bir Hayvanlari Koruma Kanunu oldugu hâlde, bu davranislarin onune gecilememektedir.

Elimizdeki kanun bile bazi insanlari, hayvanlarin da bizler gibi yasama hakkina sahip olduguna, sahipsiz hayvanlarin da sahipli hayvanlar gibi yasamlarini desteklemek gerektigine, onlara kasitli olarak kotu davranilamayacagina, iskence yapilamayacagina ve onlarin her turlu kotu muameleden korunmasi icin onlem alinmasi gerektigine ikna edememistir. Bu kanuna ragmen, hayvana yonelik siddet ve teror durmamakta ve her gun yurdumuzun dort bir yanindan gelen haberlerle sarsilmaya devam etmekteyiz.

Hayvanlara uygulanan siddet ve terorun onune gecebilmek icin, elimizdeki en onemli destek, yeni nesillerdir. Onlari ne kadar hayvan sevgisi ve empati duygusuyla kusatirsak, gelecege de o kadar umutlu bakabiliriz. Elbette akranlarimiz ve buyuklerimiz icin de hicbir zaman gec degildir. Egitimin en guzel yanlarindan biri, insanin yasaminin sonuna dek devam edebilmesidir. Kitle iletisim araclarinin en etkin bicimde kullanilmasi ise hem yasamizi guvence altina alir, hem de bireysel cabalarimizla ulasamayacagimiz denli kalabalik bir kitleye sesimizi duyurur.

Hak edilmis butun guzellikler, dogayi ve icinde barindirdigi butun canlilari seven bizlerin en yakinimizdakilerden baslayarak genis kitlelere acilan katkilariyla baslar. Her sey bizimle baslar.


Uzm. Psk. Ece Comert

ALINTIDIR

Haycanlarımızın burçları

KOÇ BURCU 21 MART-20 NİSAN

Koç burcu kedi ve köpekler her zaman enerji doludur. İlgiye çok düşkündürler, sevilip okşanmayı severler. Aslında böyle hiperaktif hayvanlarla ilgilenmek sizi biraz zorlayabilir. Özellikle de itaat etmeyi öğretmek konusunda zorlanabilirsiniz.



BOĞA BURCU 21 NİSAN 21 MAYIS

Boğa burcu kedi ve köpekler son derece sakin bir yapıya sahiptir. Buna karşılık, üzerlerine gelindiği zaman bir anda değişirler ve asla mücadeleyi bırakmazlar. Bu hayvanlar dışarıda olmayı severler, uyumak mı oyun mu derseniz uyumayı seçerler. Yemeyi sevdikleri için kilo problemi yaşayabilirler.



İKİZLER BURCU 21 MAYIS 20HAZİRAN

İkizler burcu hayvanlar meraklı, dost canlısı ve enerji doludur. Bu burcun köpekleri çok havlayabilir. Yalnız kalmaktan nefret ederler, eğer imkanınız varsa onlarla oyun arkadaşı olması için ikinci bir hayvan almanız iyi olur. Kapınızı her zaman kapatmayı unutmayın, yoksa yeni arkadaşlar bulmak için kaşla göz arasında kaybolurlar. İkizler burcu hayvanları herkesin arkadaşlığından keyif alırlar.



YENGEÇ BURCU 21 HAZİRAN 21TEMMUZ

Bu burcun hayvanları son derece hassastır. Yüksek sesten yada kendilerine bağırılmasından nefret ederler. Başkalarının varlığından bir anda rahatsız olabilir ve sakin bir ortama çekilmeyi tercih edebilirler. Rutinlerinin değişmesi yada eve yabancı birinin gelmesi saatlerce yada günlerce ortadan kaybolmalarına bile neden olabilir. Evi başka hayvanlarla paylaşmayı sevmedikleri gibi, evde yalnız bırakılmaktan da hiç hoşlanmazlar. Bu burçtan olan hayvanınızı evde yalnız bırakırsanız evdeki dağınıklığa da hazır olmalısınız.



ASLAN BURCU 22 TEMMUZ 21 AĞUSTOS

İşte kral ve kraliçelerin burcu. Bu burcun hayvanları kendilerini kraliyet ailesinden gelmiş gibi hissederler. Lider olarak doğmuşlardır ve kısa sürede kendilerini takip edecek bir grubu toplayabilirler. Bu burçtan hayvanlar çocukları çok severler ve aynı zamanda çok koruyuculardır. Onlara şefkatli davrandığınızda canlarını vermekten çekinmezler.



BAŞAK BURCU 22 AĞUSTOS 21 EYLÜL

Bu burcun hayvanları oldukça dosttur ve altıncı hisleri çok kuvvetlidir. Sizin hasta yada mutsuz olduğunuzu hemen anlarlar ve sizi rahatlatmak için yanınızdan ayrılmazlar. Yine de bu hayvanlar oldukça utangaçtırlar ve eve geldiğinizde sizi karşılamak için kapıya koşmazlar.


TERAZİ BURCU 22 EYLÜL 21 EKİM

Terazi burcu kedi ve köpekler uyumlu hayvanlardır ve ilgi görmekten hoşlanırlar. Kendi ilgilerini ise aile fertleri arasında eşit olarak dağıtırlar. Evde yalnız bırakılmaktan hoşlanmazlar. Yemeğe ve yumuşak müziğe düşkündürler. Önlerine ne koysanız yerler ve biraz da tembelliğe meyillidirler. O yüzden onlara düzenli olarak egzersiz yaptırmayı unutmayın.



AKREP BURCU 22 EKİM 21 KASIM

Adil olmak! Akrep burcunun en önemli özelliklerinden biridir. Kötü davranışları unutmaları ve güven duymaları çok zordur. Bu burcun hayvanları diğer hayvanları korkutabilir. Yüklü miktarda enerjileri vardır ve bunu harcayabilmek için bayağı koşmaları gerekir. Kavgaya meyilli hayvanlar oldukları için gözünüzün önünden ayırmayın.



YAY BURCU 22 KASIM 21 ARALIK

Bu burcun hayvanlarını memnun etmek çok kolaydır. Dışarı çıkmayı severler, bu yüzden onları yeterince gezdirmeyi ihmal etmeyin. Akıllı hayvan olmalarına karşın, aşırı heyecanlı oldukları zaman unutkanlıkla karşılaşabilirler. Çok sevecen oldukları için ıslak öpücüklerle karşılanmaya alışın.



OĞLAK BURCU 22 ARALIK 21 OCAK

Oğlak hayvanları daima genç kalır. Bu burcun hayvanları yaşlansalar da yavru köpek yada kedi gibi davranmaya meyillidir. Dayanıklılıkları saatlerce oyun oynamalarını sağlar. Çocuklar için ideal oyun arkadaşıdırlar. Bu hayvanları eğitirken sabırlı olun, yavaş öğrenen bir yapıları vardır.



KOVA BURCU 22 OCAK 19 ŞUBAT

Bu burcun hayvanları son derece kibardır. Kova burcu bir kedi sadece kendi çıkardığı sesi duymak için miyavlar zaman zaman. Son derece akıllıdırlar, ama oldukça da dağınıktırlar. Onları eğitirken sabırlı olmanız gerekir. Emirlere kolay kolay itaat etmezler ve onları zorladığınız zaman tepki gösterirler. Meraklı olmalarıyla da tanınan bu hayvanlar her şeye burunlarını sokarlar.



BALIK BURCU 19 ŞUBAT 21 MART

Kavgadan nefret eden bu burcun hayvanları huzurlu bir ortama ihtiyaç duyarlar. Sizin ruh hallerinizi dikkate alırlar ve hasta olduğunuzda sizi gözlerler. İçgüdüleri kuvvetli olan bu hayvanlar, sizin ne zaman kızgın yada üzgün olduğunuzu anlarlar.

ALINTIDIR

Sevgili dostlarımızın yasak yiyecekleri

1-ŞARKÜTERİ(Salam,Sosis,Sucuk,Pastırma)

2-ACILI VE BAHARATLI YEMEKLER

3-SÜT,BEYAZ PEYNİR ,KAŞAR

4-KEMİK,TAVUK KEMİĞİ VE DERİSİ

5-TEREYAĞLI YEMEKLER

6-ÇİKOLATA VE TATLI

7-KURUYEMİŞ

8-PATLICAN,PATATES,DOMATES

9-FAZLA PROTEİN

GÜZELBAHÇE VETERİNER KLİNİĞİ DR.ALİ ERKAN'DAN ALINTIDIR
Köpeğiniz sürekli patilerini mi yalıyor?

Pako'nun Sayfası

Köpeğiniz patilerini sürekli olarak ve şiddetli bir şekilde yalıyorsa deri problemleri ile karşılaşabilirsiniz.

Gittikçe daha sık rastlanan bu problem genellikle ön patilerin alt bölgelerinde ortaya çıkar. Köpeğin sürekli olarak bu bölgeyi şiddetli bir şekilde yalaması sonucunda önce buradaki tüyler dökülür, sonra deri kalınlaşmaya başlar. Yalamanın devam etmesiyle birlikte zaman içinde yaralar oluşabilir. Yaraların kaşınması ile yalama şiddetlenir, yalama artınca yaralar kötüleşir ve problem bir kısır döngü şeklinde devam eder.

Bu problem birçok köpek ırkında görülebilir ama Doberman, Pincher, Labrador Retriever, Golden Retriever, Great Dane, İrlanda Seteri, Alman Çoban Köpeği ve Boxer gibi büyük ırk köpeklerde çok daha sık ortaya çıkmaktadır.

Ayak bölgesini yalamaya bağlı deri problemleri eğer herhangi bir sağlık sorunundan kaynaklanmıyorsa, köpeğin o bölgeyi yalayarak kendini mutlu hissetmesini sağlayan ve yalama sırasında salgılanan endorfin hormonunun olduğu düşünülüyor. Endorfin hormonunun etkisiyle kendisini iyi ve mutlu hisseden köpek, ayaklarını yalama huyu edinebilir.

Ön ayaklarda görülen alerjiler, deri parazitleri, mantar enfeksiyonları, eklem problemleri, travmalar, ayağa batan küçük yabancı cisimler, tümörler ve bazı sinir sistemi hastalıkları da sürekli olarak köpeğin patilerini yalamasına ve aynı problemin ortaya çıkmasına neden olur. Sıkılma, stres ve ayrılık kaygısı gibi psikolojik sorunlar da sürekli yalama huyu ortaya çıkarabilir.

Deride oluşan problemlerin tedavisi ve bu huyun giderilmesi için mutlaka veteriner hekiminize danışmalısınız. Hastalığın tedavisinde en etkili yöntem, şiddetli yalamaya yol açan gerçek sebebin tedavi edilmesi. Elizabeth tasması gibi köpeğin ayaklarını yalamasını engelleyen yakalıklar ve köpeğin yalamasını engelleyen kötü tatlı spreyler köpeğin o bölgeyi yalamasını önleyerek rahatsızlığın artmasını engeller. Psikolojik kaynaklı ayak yalama problemlerinde veteriner hekiminizin vereceği bir anti-depresan kullanmanız gerekebilir.

ALINTIDIR

Rahim iltihabını önlemek için dişi kedinizi kısırlaştırın

Rahim iltihabını önlemek için dişi kedinizi kısırlaştırın



Pako'nun Sayfası

30.05.2009





Kısırlaştırılmamış dişi kedilerde sık karşılaşılan hastalıklardan birisi, rahim iltihabı olarak bilinen pyometradır.

Genellikle kızgınlık (çiftleşme dönemi) döneminin ardından, 2-3 ay sonra belirtileri ortaya çıkan bu hastalığın oluşmasında enfeksiyon etkenleri kadar hormonlarla ilgili problemler de önemli rol oynar.
Önce rahim duvarında kalınlaşma ve kistler meydana gelir. Bu kistlerden salgılanan sıvılarla rahimin içinde önemli ölçüde sıvı toplanmaya başlar. Bakterilerin de serviksi geçerek rahime ulaşmasıyla hastalık şiddetlenir ve belirtiler artar. Normalde kurşun kalem inceliğinde olan rahim, 10 -15 kat kadar büyüyebilir. Hastalık devam ederken en dikkat çeken bulgu, kedinin akıntıdan dolayı o bölgeyi daha fazla yalaması ve temiz tutmaya çalışmasıdır.
Hastalığın belirtileri vulvadan gelen sarı beyaz renkli, bazen de kanlı akıntı, karın bölgesinde gerginlik ve büyüme, kusma, iştahsızlık, halsizlik ve bazen de vücut ısısının yükselmesidir. Hastalığın çok şiddetlendiği ve tedavi edilmediği durumlarda rahim yırtılıp içerdeki sıvı karın boluğuna boşalabilir. Bu durum çok sık görülmemekle birlikte ölüme neden olabilir. Hastalığın tedavi edilmediği durumlarda böbrek harabiyeti de ortaya çıkabilir ve bu da kedi için öldürücüdür.
Hastalığın tedavisi veteriner hekiminizin belirleyeceği uygun ilaç uygulamalarını ve kedinin kısırlaştırılmasını kapsar. Dişi kedileri rahim iltihabından korumanın en iyi yolu onları vaktinde kısırlaştırmaktır.


PAKODAN ALINTIDIR

Kedi ve köpeklerde tetanos hastalığı

Tetanos mikrobu bir çeşit bakteridir ve yara yoluyla vücuda girip çoğalarak hastalığı oluşturur. Köpek ve kedilerin bu hastalığa, insan ve atlara oranla çok daha az hassas olduğu bilinmektedir. Bu sebepten köpek ve kedilerde çok az görülür. Tetanos mikrobu daha çok nemli toprakta olmak üzere her yerde bulunabilir. Vücuda herhangi bir yaradan geçer. Tetanos mikrobu vücuda bulaştıktan sonra 7-10 gün içinde, yara bölgesindeki kaslarda sertleşme başlar. Sonra tüm vücuda yayılır ve hayvan yürüyemez hale gelir. Bunu takiben hastada ateş yükselir, deri kırışır ve çene kilitlenir, hayvan yemek yiyemez. Hastalığın tedavi sonucu, vücuda yayılma oranına bağlı olarak değişir. Erken teşhiste tedavi edilmesi mümkündür. Hastalığın koruma amaçlı aşısı vardır, fakat köpek ve kedilerde koruma amaçlı aşıya gerek yoktur. Ayrıca kedi ve köpeklerdeki tetanos insana bulaşmaz.
Sabah gazetesi ALİ ERKAN VETERİNER HEKİM
alıntıdır

Acil durumlarda ne yapmalıyız?

Ani kazalara çoğunlukla kedi ve köpeklerin bir yaşına kadar olan büyüme dönemlerinde rastlarız. Bu dönemde yavru köpek ve kediler her şeyi kendi oyuncakları sanıp oynamaya başlarlar. En tehlikelisi elektrik ve telefon kablolarıdır; bunları kemirerek elektrik çarpmasına sebep olabilirler. Kabloları kamufle ederek önlem alabiliriz. Evde ulaşabildikleri yerde bulunan ilaçlar, kimyasal temizlik maddeleri, özellikle çoğu evlerde hazırda bulunan çamaşır sulu temizlik kovaları en sık rastlanan kaza nedenlerinden. Bazı hayvanlar çamaşır suyunun kokusunu sever, içerek zehirlenir ve kusma, kanlı ishal olur. Hatta fark edilmeyip içmeye devam ederse bağırsak düğümlenmesine sebep olabilir. Evde çocuk varsa onun oyuncaklarını (misket, silgi gibi yutabileceği plastik malzemeler) kendi oyuncağı sanıp oynarken yutup, bağırsak tıkanmasına sebep olurlar. Bu dönemde hayvanı eğiterek bu oyuncakların kendi oyuncakları olmadığını öğretmeliyiz. Kediler; özellikle ucunda iplik taşıyan iğnelerle oynarken iğneleri yutarak mide veya bağırsağa saplanmasına sebep olurlar. Bu tür kazalar çoğu zaman gözden uzak geliştiği için hayvan sahipleri tarafından geç fark edilebilir. Ağır sonuçlar oluşmadan en ufak rahatsızlıkta veteriner hekime başvurmalısınız. Elektrik çarpması, toksik maddeler veya bazı ilaçların oluşturduğu ani solunum güçlüğü ve kalp atışlarındaki düzensizliklerde paniğe kapılmadan hayvanı yan yatırıp boynunu düz uzatarak, ağzını açıp dilini hafifçe dışarı çekerek solunum yolunu açık tutmalısınız. Solunumu durmuş ise avucunuzun içi ile göğsüne hafif bastırarak dakikada 20 adet ritmik hareket yapmalı, solunumu tekrar başlatıp hemen veteriner hekiminize ulaşmalısınız.

VETERİNER HEKİM ALİ ERKAN
sabah gazetesinden alıntıdır

Bu hastalığa dikkat

Leptospirozis hastalığı, köpek, insan, kedi (az görülür) ve diğer memeli hayvanlarda görülen ciddi bir rahatsızlıktır. Bulaşıcı özelliğinin yanı sıra dünyanın birçok yerinde yaygın olarak görülür. Leptospira mikrobunun çeşitli tipleri vardır ve köpeklerde sarılık belirtisi ile ortaya çıkan hastalıklardan biridir. İki, üç hafta gibi bir sürede tedavi edilebilir; tedavi edilmeyen hayvanlarda ölüme neden olur. Bu hastalık idrar, dışkı, ısırık yarası ve bu hastalığa bulaşmış yem, su, mama kapları ve başka malzemeler aracılığıyla ağız yolundan bulaşabilir. Kedilerde köpeklere kıyasla daha az görülür. Bu hastalığa yakalanan hayvanlarda yüksek ateş, halsizlik, iştahsızlık, kusma, kanlı idrar ve kanlı ishali takiben sarılık oluşur. Bu belirtiler başka hastalıklarda da görüldüğü için teşhisi zor ve bazen gecikmeli olabilir. İnsanlara bulaştığı için dikkatli olmalı, temizlik sırasında hasta hayvana ait dışkı, idrar ve diğer malzemelerine (su, mama kapları vs.) eldiven ile dokunmalı, bulunduğu yeri antiseptik solüsyonlar ile dezenfekte etmeliyiz. Korunmak için aşısı mevcut olup, köpeklerde karma aşı ile birlikte her sene tekrarlanmalıdır.


ALİ ERKAN - VETERİNER HEKİM
sabah gazetesinden alıntıdır

Erkek Kediniz İdrarını Yapamıyorsa Dikkat!

Erkek Kediniz İdrarını Yapamıyorsa Dikkat!

erkek kedilerde daha çok görülen idrar yollarının taşla tıkanması önemsenmezse ölümle bile sonuçlanabiliyor dişilerde nadir görülüyor eğer kediniz çiş kumuna gidip gidip geri dönüyorsa çiş kumunda oturuyorsa acı acı miyavlıyorsa eğilip devamlı pipisini yalamaya çalışıyorsa hiç vakit kaybetmeden vet. götürün eğer geç kalınırsa idrar kana karışıyor ve kurtuluş oldukça zor oluyor ilerlemiş belirtileri ateş, kusma acı acı miyavlama sık nefes alma kısırlaştırılmış yada kısırlaştırılmamış kedilerdede görülebiliniyor bu rahatsızlık bir zaman sonra kendini tekrarlıyabiliyorda kediniz üzerindeki gözleminiz çok önemli bunu kendi bünyeleride yapabiliyor yedirdiğimiz kuru mamalarda bu konuda siz hayvan dostlarını uyarmayı istedim ben bu problemi çok yaşadım sizlerin yaşamaması dileğiyle sizlere ve bütün hayvan dostlarımıza sağlıklı ömürler dilerim

FIP FELİNE INFECTİOUS PERİTONİTİS

FIP bilimsel tanısı (adı konulmadan) 1914 yılına kadar görülmüştür, ancak ilk kez 1963 yılında Dr. Jean Holzworth tarafından rapor edilmiştir.

FIP, kedilerin bağışıklık sistemine etki eden bir hastalıktır. FIP adı “feline infectious peritonitis” virüsünün adının ilk harflerinden oluşan bir kısaltmadır. Feline infectious peritonitis, corona virüsünün mutasyona uğramasından türer.

FIP, kedilerde görülen ölümcül bir hastalıktır, kesin tedavisi yoktur. Kesin tanı otopsi sayesinde konulabilir. Yüksek güvenilirlikli tanı için birçok test yapılması gerekir. FIP'in tanısında kullanılan testlerde bazı durumlarda hatalı sonuçlar alınabilir. Uzmanlar, çok gerekli olduğunda hayvanı "uyutma" kararı verebilir.

FIP hastalığının diğer hayvanlara ve insanlara geçtiği konusunda hiçbir tıbbi bulgu yoktur. Bununla birlikte hastalık kedigilller ailesi içinde bulaşıcıdır, evcil kedilerde görüldüğü gibi vahşi kedilerde de görülmektedir.

Hastalığın epidemiyolojisi

Hastalık, kedilerin 6 ile 23 ay arası yavrularında ve 5-13 yaş arası yetişkinlerinde daha çok görülür ve kedi 14 yaşın üzerine çıktığında risk daha da artar. Bununla birlikte her yaşta görülme olasılığı vardır. Kediler arasında bulaşma riski kapsamında bulaşma olasılığı vardır. Kesin bulgu yoktur ama olasılık dahilindedir.

Cinsiyet, hastalık olasılığını etkilemez. Irk açısından bakılacak olursa büyük farklılıklar olmamasına rağmen bağışıklık sistemi güçlü ırklarda daha az görülür.

Kedil bulaşan peritonit, (Felin infection peritonitis (Pleuritis) = FIP), kedilerin bağışıklık sistemini etkileyen bir hastalıktır.
[justify]Corona (korona) virüsü
[img]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/7/7e/Vis2.jpg/170px-Vis2.jpg[/img]
Coronaviridae ailesinden hayvan ailelerinde bulunan bir RNA virüsüdür. Solunum, sindirim ve boşaltım organlarını etkileyen virüs daha çok ilkbahar ve sonbaharda etkindir. Aslında Corona virüsü kedilerin sıklıkla karşılaştığı bir virüstür. Mutasyona uğramadan öldürücü olma riski neredeyse yok gibidir. Virüs kediden kediye temas yoluyla geçer, yayılma yoluysa genelde dışkıdır. Kedilerin neredeyse yarısı bu virüsle hayatlarında bir kez karşılaşırlar. Bu oran kedilerin toplu yaşadığı yerlerde daha da artar. Tanı testlerinde ise kedilerin metabolizmalarının virüse karşı oluşturduğu metabolik maddeler [antibody düzeyi (titer seviyesi)] ölçülebilir. Belirtiler genelde ateş, ishal ve halsizlik şeklinde olur. Ama neredeyse yüzde yüze varan oranlarda kediler bu virüsün hastalığını yenebilirler. Virüsün yayılması genelde "dışkılama > dışkıyla temas > tüy yalama" şeklinde olur. Düşük bir olasılık da olsa hava yolu da bulaşma yolları arasındadır. Corona virüsünün kedilerin rahatça atlattığı bu hastalığı, virüsün mutasyon geçirmesiyle ölümcül FIP'e dönüşür.

Bilimsel görüşlere göre Corona virüsü %2 ila %10 oranlarında FIP virüse dönüşür (FIPV). Bu mutasyonun nasıl gerçekleştiğine dair viroloji bilimi kesin veri sunamamaktadır. Şu halde Corona virüsünü kapan kedilerin %92-%98'i basit belirtilerle hastalığı atlatırken geri kalanlarda hastalık öldürücü FIP'e çevirmektedir. FIP virüsü FIP hastalığına neden olur



Belirtileri
ıslak FIP, ıslak FIP hastası bir kedinin röntgeni:
1 sıvı nedeniyle belirsiz tonlanma, 2 kalp (sınırlar belirsiz), 3 soluk borusu, 4 akciğer (belli kısımları hava alan), 5 karaciğer, 6 karın, 7 bağırsak


FIP'te genel olarak aşağıdaki belirtiler görülür. Ama bu belirtilerin görülmesi FIP tanısının konulabilmesi için yeterli değildir:

* İştahsızlık ve kilo kaybı
* Ateş
* Halsizlik ve durgunluk
* Karın bölgesinin şişmesi
* Görme sorunları, gözün sulanması ve gözde renk değişimi
* Solunum sorunları ve nezle
* Denge sorunları
* Genel psikolojik durumda değişme, mutsuz ifade



Tanısı
FIP, hastalık yayılmış doku



Tanı, otopsi haricinde kesin olarak konulamaz. Ancak birden çok yapılan testlerin herbiri için güvenilirlik artacaktır. En sık kullanılan testler kan testleridir:

1. Kan testi: Bu test kanda Corona virüsü ile ilgili molekülleri araştırır. Testte, titer seviyesinin 3.200'ün üstünde olması hastalıktan şüphelenme nedenidir. Ancak kan değerlerindeki oynama nedeniyle belli bir süre sonunda test tekrarlanmalıdır. Ayrıca test kedinin Corona virüsü ile bulaşık olup olmadığı hakkında bilgi verir, yani virüsün mutasyon geçirip FIP olduğu ya da geçirmediği hakkında bilgi vermez.
2. Elisa testi*: Bir tür kan testi
3. RT-PRC testi*: Dışkı ve ağız içi mukoza testi
4. FA testi*: Doku ve karın içinde biriken sıvı için test
5. Karında biriken suyun incelenmesi: Islak FIP'te (bkz: hastalık türleri) karında biriken sıvıyı inceler. Sıvıda protein oranının 35 g/L'yi geçmesi ve albümin/globulin'in %50'den büyük olması şüphelenme sebebidir. Hastalık sebebiyle karında biriken sıvı karakteristik olarak, kıvamlı, sarı ve bulanıktır.
6. Röntgen ve ultrason: Karında biriken sıvının ve bölgenin belirlenmesinde kullanılır.
7. Otopsi: Kedi öldükten sonra kesin tanı için yapılır. Amaç, ölen kediyle birlikte yaşayan kedilerin risk durumunu belirlemek olabilir.

(*Bu üç testte de birinci testte olduğu gibi söz konusu bölgede "antibody (dolaylı: titer)" düzeyi araştırılır.

Hastalığın türleri
Islak FIP'de karında biriken sıvının çekildiği bir şişe

Alyuvarlara yerleşen virüs tüm vücudu sarar. Bağışıklık sistemini çökertir. İki çeşidi vardır:

* Islak FIP:

Kuru FIP'e göre daha öldürücüdür ve kediye daha çok rahatsızlık verir. Kan damarlarında yaptığı deformasyonla sıvının karın bölgesinde ve dokularda birikmesine sebep olur. Akciğer üzerine basınç olduğundan bu sıvı ara ara alınabilir.

* Kuru FIP:

Hastalığın, ıslak FIP'e göre daha yavaş ilerleyen, daha zor gözlemlenen türüdür. İştahsızlık, kilo kaybı, tüy renginde kalitesizleşme, burun renginde açılma, belirtiler arasındadır. Belirtiler yavaş geliştiğinden ve nispeten hafif olduğundan tanı zor konur. Gözlerde de hasara sebep olabilir.

Tedavisi
Hastalığın kesin tedavisi yoktur. Belki hasta kedinin daha uzun ve rahat yaşaması sağlanabilir. Çalışmalar devam etmektedir. Bağışıklık sistemi güçlendiriciler, interferonlar, vitamin kürleri (özellikle C vitamini), antibiyotik desteği en önemli tedavi araçları arasındadır.

Islak FIP'te karında biriken suyun zaman zaman alınması kedinin solunumunu rahatlatabilir. Veteriner hekimin bilgisi dahilinde doğal ürünler denenebilir.

Korunma



İyileşme

Kedinin hastalığından otopsi yapılmadan emin olunamaz, bu yüzden de hasta olduğu sanılan kediler de bile en son olarak ötenazi düşünülmelidir. Veterinerle birlikte hastalığın ilerlemiş evrelerinde ötenaziyi tartışılmalıdır.

Hasta kedinin iyileştiği bazı durumlar vardır ama kedinin hastalığa sahip olup olmadığı kesin bilinmediğinden emin olunamamaktadır.


KAYNAKLAR

WİKİPEDİ
* www.hopeforfip.org
* www.kedimveben.com











Hayvan geldikten sonra yöneticiler madde ekliyemez

Köpek veya kedi geldikten sonra apartman yönetmeliğine eklenen beslenemez maddesi geçersizdir

Pako'nun Sayfası

Geçtiğimiz haftalarda birkaç kere üst üste komşusunun beslediği hayvandan rahatsız olduğu için tahliye davası açanları duyduk, birçok telefon aldık.

Takip ettiğimiz ve bazısı henüz sonuçlanmayan davalar arasında kendisi zemin katta oturduğu halde 10. kattaki komşusunu şikayet eden de var, artık orada oturmamasına rağmen açtığı davanın peşinde olan da... İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu

Hayvan Hakları Yürütücü Başkanı ve Hayvanları Koruma Derneği Avukatı Ahmet Kemal Şenpolat’la apartmanda hayvan besleme hukuku üzerine konuştuk. Hayvan sahiplerini değil, hayvanların haklarını koruduğunu söyleyen Şenpolat pek çok hayvanseverin 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’ndan habersiz olduğu için zor durumda kaldığını söylüyor ve ekliyor: ‘Hayvanlara karşı açılan davaların altında komşuların kişisel problemleri ağırlıkta.’

n Apartmanda hayvan beslemeden önce ne yapmak gerekiyor?

- Her apartmanın bir yönetmeliği var, önce buna bakmak işleri kolaylaştırır. Bazı sözleşmelerde, çiftlik hayvanlarının evde beslenmesi yasaktır gibi bir madde yer alıyor. Çiftlik hayvanlarının içine kedi ve köpek de dahil! Bu madde varsa onun kaldırılması için çoğunluğu sağlamanın büyük faydası var. Çünkü bu maddeler değiştirilebilir. Bazen apartmanlarda bir daireye köpek alındıktan sonra komşular bu maddeyi ekleyebiliyor. Sonradan eklenmiş bir maddenin hiçbir geçerliliği yok.

n Ev hayvanlarının ne gibi hakları var?

- 5199 numaralı Hayvanları Koruma Kanunu’nun beşinci fıkrasında bakıma muhtaç olan hayvanların evden atılamayacağına dair bir uyarı var. Yani, ev hayatına alışmış, yaşlı ya da sağlık sorunları olan hayvanları sokağa atmak suç. Ama bırakın hayvan besleyenleri, hálá bu yasadan haberdar olmayan hukukçular bile var! Hayvanın tahliyesine karar verilebiliyorlar ama bir yanda da böyle bir yasa var. Evde baktığı hayvanı sokağa bırakan birine karşı şahitler bulur ve fotoğraf ya da kamera görüntüsü alabilirseniz bu kişi ile ilgili suç duyurusunda bulunabilirsiniz.

KÖPEĞİN YÜRÜRKEN ÇIKARDIĞI TIRNAK SESİNDEN RAHATSIZ OLAN VAR

n Türkiye’de apartmanda hayvan besleyenlere karşı açılan davalar en çok hangi şikayetlere dayanıyor?

- Gürültü ve tüy sorunu görünürde en sık rastlanan sebep. Fakat davalar araştırıldığında aslında komşuluk ilişkilerindeki terslikler ve bambaşka sebeplerden kaynaklanan problemler ortaya çıkıyor. Mesela, bir adam bir sitenin 10. katında köpek besliyor. Ne yandan, ne alttan hiçbir daireden şikayet yok. Fakat blokun zemin katında oturan komşusu köpeğin gürültüsü sebebiyle dava açıyor. Bu gibi davalara çok rastlanıyor ve altından mesela apartmanla ilgili bambaşka bir sorun olduğu çıkıyor. Birbirlerine kafayı takmış komşulardan biri hayvan besliyorsa, diğeri bu durumu hemen aleyhine kullanmaya kalkabiliyor. Bazıları köpeklerin yürürken çıkardığı tırnak sesinden bile şikayetçi olabiliyor.

n Hayvan sahibinin şikayetlere karşı zor durumda kalmaması için alabileceği önlemler var mı?

- Kedi ya da köpekle ilgili bir şikayet söz konusu olduğu zaman şikayetçi olan komşu genellikle önce belediyeye telefon açar. Hayvan sahibi olan komşu bilinçsizse, zabıtanın gelip hayvana el koyacağı endişesi taşır. Böyle bir hak yok. Hijyen kurallarını ihlal ediyorsanız zabıtanın sizi uyarma hakkı var. Apartman dairesinde 10’un üzerinde hayvan besleyenlerin elinden bile hayvan öyle el kol sallanarak alınamaz. Normal sayıda hayvan besleyenler içinse zabıtanın eve girip hayvanı dışarıya çıkarması gibi bir şey söz konusu değil. Bu konut ihlaline girer ve cezası var. Zabıta uyarısı alanların yapması gereken tek şey, hayvan ya da hayvanların aşı karnelerini, varsa eğitim sertifikalarını alıp size ait olduklarını göstermek, hepsi bu. Bu yüzden hayvan sahiplerinin ihmal etmemesi gereken en önemli şey aşı karnesine sahip olmak.

n Peki iş mahkeme boyutuna geldiğinde hayvan sahibinin aşama aşama ne yapması gerekiyor?

- Apartmanın diğer sakinlerinin hayvandan rahatsız olup olmadığına bakmalı. Sorun gürültüden kaynaklanıyorsa, gürültü tespiti için bilirkişi gelir. Burada köpek sahibinin dikkat etmesi gereken önemli ayrıntılar var. Gürültü tespiti, şikayetçi olanın dairesinden yapılır. Hayvanın havlaması sürekli olmadığı sürece, hayvan sahibi seyrek havlamalara itiraz etme hakkına sahip. Şikayetin geçerli olması için gürültünün sürekli ve belirli bir desibelin üzerinde olması gerekiyor. Mahkemenin temyiz aşaması da bitip, karar hayvanın tahliyesi doğrultusunda çıktığında hayvanın tahliyesi için bir icra kararı çıkıyor ve tabii hayvanla birlikte yıllarca ona bağlanmış olan sahibi de yeni bir ev bakmaya başlıyor.
HAYVANI ÖLDÜRÜLEN NE YAPACAK?

n Komşusunun beslediği hayvanı öldüren ya da kendi köpeğini başkasının kedi ve köpeğine saldırtanlar var. Bu şekilde mağdur olan kişinin hakları nedir?

- Bazı köpek sahipleri köpeklerini bilinçli olarak diğer köpek ve kedilerin üzerine salabiliyor, bunların hayvan beslememesi gerek. Ya da hayvan sevmeyen bazıları, komşusunun hayvanını zehirliyor ya da vuruyor. Hayvanı öldürülen biri suç duyurusunda bulunup, öldüren kişinin 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası almasını sağlayabilir. Bu yasada sahipli hayvanları öldürmekle ilgili ciddi yaptırımlar söz konusu. Hayvan sahipleri, öldürülen hayvanları için maddi ve manevi tazminat davası açma hakkına da sahipler. Unutulmaması gereken, yeterli delile sahip olmak ve davayı söz konusu hayvana değil, sahibine açtığınızı göz ardı etmemek. Ne olursa olsun, suçlu olan saldırgan köpek değil, onun sahibidir. Saldırıya uğrayan ya da saldırıyı gerçekleştiren köpeğin aşı, eğitim durumu, olay esnasında tasmasız olup olmadığı gibi noktalar da oldukça önemli.

n Bir genelleme yaparsak, hayvanlar aleyhine açılan davaların ne kadarını hayvan sahibi kazanıyor?

- Bundan 20 yıl öncesine kadar hayvan haklarına lüks gözüyle bakılıyordu. Türkiye’de son 20 yılda kazanılan haklar oldu hayvan hakları. O dönemde genelde tahliye kararları çıkardı, ancak şimdiki eğilim hayvanların tahliye edilmemesi yönünde. Hayvan sahibinin mahkemeye bilinçli çıkması çok önemli. 5199 numaralı kanundan birçok hakimin ve savcının haberi yok. Bu yüzden hayvan sahibinin bu yasayı mutlaka bilmesi lazım.

DAVALAR ÇEŞİT ÇEŞİT

Evcil hayvanlara karşı açılan davalar çoğunlukla köpeklerin evden tahliyesi isteğiyle açılıyor. Davalar içinde oldukça trajikomik olanları da var. Geçmiş yıllarda görülen bir davada, kalça kemiğindeki doğuştan problem yüzünden iki ayağı tutmayan beş kiloluk bir köpekten korktuğu için köpeğin tahliyesini isteyen şikayet sahibi tabii ki davayı kaybetmişti.

SALDIRGAN KÖPEĞİNİZİN HAKKI

Üretimi ve satışı ülkemizde yasaklanmış olan Pittbull’ların bile çok insani şekilde büyütülüp, aile köpeği haline getirilmiş olanları var. Pitbull, Rottweiler ve Japon Tosa ırklarının yeni yasa ile beslenmesi ve üretilmesi yasak. Pittbull’larını yasadan önce almış olanların bunu belgelemeleri gerekli. Ayrıca köpeğin eğitim seviyesini gösteren bir belgeye sahip olmaları da yaşanabilecek sorunlara karşı bir yarar sağlayabilir.Sırma GÜLBAHAR

ALINTIDIR

Çocuklar ve sokak hayvanları

Hayvan sevgisinin hayatımızı güzelleştirdiği, günlük yaşamın stres ve gerginliklerini üzerimizden atmada pozitif etkisinin olduğu son yıllarda bilim adamları tarafından ispatlandı. Özellikle hayvansever insanların neşeli, duygusal, yaşam ve insanlara karşı hoşgörülü olduğu biliniyor. Hayvan sevgisinin özellikle çocuklarda sorumluluk duygusunu geliştirdiğini, karşılıksız sevgiyi ve sosyal iletişimin gelişmesi üzerinde büyük oranda olumlu etkisinin olduğunu hepimiz yaşayarak görüyoruz. Hayvan sevgisine bu açıdan bakınca, küçük çocuklarımıza sokaktaki hayvanlara sevgi ile yaklaşmayı öğretmeliyiz. Bunu yaparken de çocuklara sakince, yavaş ve hayvanları ürkütmeden onlara nasıl davranmamız gerektiğini anlatmalıyız. Onlara yemek ve su verirken kendi kontrolümüzde çocukların elinden vermeliyiz. Özellikle üç-dört yaşında olan çocuklar hayvanlara bilinçsizce yaklaşırken, hayvanların korkarak ani tepkiler gösterip kazara ısırması veya tırmalaması (Bunda hayvanlara kötü davranan insanların rolü büyüktür) sık rastlanan durumlardır. Bu yaştaki çocuklar, arkadaşlarımızın kedi veya köpeklerine yaklaşıp sevmek isterken bile kendi kontrolümüzde sevdirmeliyiz. Sokaktaki kedi ve köpeklere biraz mesafeli ancak sevecen yaklaşmalıyız. Böylece ısırma ve tırmalama yolu ile bulaşma ihtimali olan mikrobik (virütik ve bakteriyel) hastalıklardan korunmuş olacaktır.

VETERİNER HEKİM ALİ ERKAN
Sabah gazetesinden alıntıdır

Konuşmuyor olabilirler ama hastalıklarını anlatıyorlar PAKO

[b]Konuşmuyor olabilirler ama hastalıklarını anlatıyorlar

Pako'nun Sayfası

Sabit bir noktayı boş bakışlarla izleyen bir köpek, sağ yana doğru yürüyen bir kedi...

Konuşamıyorlar, dertlerini kelimelerle anlatamıyorlar, başlarının ağrıdığını söyleyemiyorlar ama aslında küçüğünden büyüğüne tüm hastalıklarını fark edebilmemiz için bize bütün ipuçlarını veriyorlar. Köpeğimizin kuyruğunu sallayarak bizi oyuna davet ettiğini, kedimizin ise sinirli olduğu zaman kuyruğunu salladığını biliyoruz. Beden dilleri, sağlık durumları ile ilgili de hayati önem taşıyan ipuçları veriyor. Yaşadıkları birçok rahatsızlık davranışlarına yansıyor. Hastalandıklarında ağlamasını, inlemesini beklemek sadece zaman kaybı. Çünkü hayvanlar, insanların aksine, hastalıklarını belli etmek istemiyorlar. Ev hayvanlarında en sık görülen rahatsızlıkları zamanında fark edebilmeniz için küçük bir rehber hazırladık.

ATEŞİ ÇIKINCA SERİN YERE YATAR

Kedi ve köpekte ateşin en büyük belirtileri iştahsızlık, düşkünlük ve halsizlik. Ateşini düşürmeye çalışan kedi ve köpekler içgüdüsel olarak serin yerlere uzanmayı tercih ediyorlar. Ateşten halsizleşen hayvan, sahibinin kucağı ya da koltuk ve masa altları gibi güvenli bulduğu yerlere sığınır. Birçok hastalığın başlangıcı olabilecek ateşin yükseldiğinde, kuyruk ve kulaklar geriye düşer. Hayvanın koltuk altı ve karın gibi tüy yoğunluğunun seyrek olduğu bölgelerden çıplak elle ateş hissedilebilir.

KARNI AĞRIYORSA KENDİNİ SEVDİRMEYEBİLİR

Kedi ve köpeklerde şiddetli olmayan ağrılar davranış ve duruşlarından çok hayvanın karın bölgesine yapılan baskı ile anlaşılır. Karın ağrısı şiddetliyse hayvan yemek istemez ve serin yerlerde karın üstü yatmayı tercih eder. Sırtını kambur tutarak karna olan baskıyı azaltmaya çalışır ve karnına dokunulmasına izin vermez. Karın ağrısı çeken bir hayvanın karın kasları hareket etmediği için solunumu sırasında sadece göğüs kaslarının hareket ettiğini görürüz. Bazı karın ağrılarında ise ayaklar kenarlara doğru açılır ve o şekilde hareket edilir. Kedi ya da köpeğin bakışları donuklaşır ve belli bir noktaya dalarlar.

BAŞINI EĞDİĞİ YÖNÜN TERSİNDEKİ KULAĞI AĞRIYOR DEMEKTİR

Kedi ve köpeklerde en sık görülen rahatsızlık olan kulak ağrıları öncelikle akıntı ile kendini belli eder. Akıntı içeride kalıyorsa, kötü kokan bir kulak da probleme işarettir. Kulağı ağrıyan hayvan başını ağrımayan tarafa doğru eğerek dolaşır. Özellikle köpekler kulaklarına yabancı bir cisim kaçtığında başlarını şiddetli bir şekilde sık sık sağa ve sola sallarlar. Oldukça rahatsız edici olan kulak ağrısı hayvanda agresif davranışlara da sebep olur.

DİŞİ AĞRIYORSA YEMEK YEMEZ

Diş ağrısı hayvanlarda dışarıdan bakılarak en kolay tespit edilen rahatsızlıktır. Dişi ağrıyan hayvan yemek yemek istemez, acıktığında yemeğini ağzına alır ve yiyemeden geri çıkartır. Diş ağrısı yüzünden yutkunma güçlüğü çektikleri için salya akıntısı görülür. Çürük diş ağızda enfeksiyona sebep olduğu için ağız bölgesi kızarır ve kötü koku oluşur. Köpekler yemek yemenin ağrı verdiğini gördükten sonra şartlanarak yemeği görünce kaçarlar.

ÇARPIK YÜRÜYÜŞ HAYRA ALAMET DEĞİL

İdrar yollarının tıkanması durumunda hayvan idrarını yaparken ağrı duyacağı için ya az yapar ya da hiç yapmaz. Ağrı nedeniyle çarpık yürüyüş, belli bir yöne eğik yürüyüş gibi anormallikler görülür. Bazı böbrek hastalıkları da idrar yollarını etkiler. Bu tip hastalıklarda bazen aşırı idrara çıkma görülür. Bazen de idrarda kan gözlenir.
[b]TUVALET PROBLEMİ PSİKOLOJİK RAHATSIZLIĞIN İŞARET OLABİLİR

İştahsızlık, keyifsizlik, çevreye ve sahibine karşı ilgisizlik veya saldırganlık psikolojik sorunların temel işaretleri. Tuvalet alışkanlığında değişkenlik ve düzensizlik de stres altındaki hayvanların en sık verdiği tepki. Kedi ve köpekler psikolojik bozukluk yaşadıklarında kuyruklarını kovalayıp daireler çizer, kuyruklarını yer ve kendi ayaklarını kemirirler. Takıntılı bir şekilde belli bir bölgeyi kaşıma ve yalama, olduğu yerde sıçrama, gıda olmayan maddeleri yeme ya da kemirme de en sık rastlanan belirtilerden.

YAZIN BUNLARA DİKKAT

Kedi ve köpeklerin yazın balkon, araba gibi kapalı ve güneş ışığına direkt maruz kaldıkları yerlerde bırakılması ölümcül sonuçlara yol açıyor. Aşırı ısı karşısında terleyemediği için sıcaktan yoğun olarak etkilenen hayvanların mutlaka hava sirkülasyonu olan bir yerde tutulması gerekiyor.

Özellikle uzun kulaklı köpekler yazın kulaklarına pisi otu kaçması sonucu büyük acı çekiyor ve sağır olma riskiyle bile karşı karşıya kalabiliyorlar. Yazın bahçe, park ve ormanlarda gezdirilen köpeklerin dolaştırıldığı yerlere dikkat etmek gerekiyor. Sık rastlanan bir yaz problemi olan pisi otunun köpeğin kulağına kaçması halinde kesinlikle veteriner tarafından çıkarılması gerekli.

Isınan havalarda pire ve kenelerin sebep olduğu hastalıkların önüne ancak düzenli damla kullanarak geçmek mümkün.

Denize giren köpeklerin çıktıktan sonra temiz suyla yıkanması köpeğin cilt sağlığı için büyük önem taşıyor. İhmal etmeyin.

Açık renk tüylü köpeklerde güneş yanıkları riskine karşı köpek gündüz saatlerinde mümkün olduğunca güneşten uzak tutulmalı.

Sırma GÜLBAHAR sgulbahar@hurriyet.com.tr

ALINTIDIR

VETERİNER SEÇİMİ

VETERİNERİMİZ NASIL OLMALIDIR


Sevgili dostunuzun yada sokaktaki dostlarımızın sağlıklı olması hem sizi, hem de dostlarımızı mutlu edecektir. Uzun ve sağlıklı bir ömrün yolunu veteriner hekiminizle birlikte çizeceksiniz. Sizin kadar veteriner hekimizin de dostlarımızı sevmesi ve anlaması gerekir.


Sevgi, anlayış, ilgi ve bilgi sizin kriterleriniz arasında yer almalıdır.Bu seçimi yaparken, en doğrusunun kedinizin sizinle birlikteliğinin ilk günlerinden itibaren aynı hekimin gözetiminde bulunması olduğu düşüncesiyle hareket edin ve ihtiyaçlarınıza uygun hekimi bulmak için kedinizin bir sağlık sorunu yaşamasını beklemeyin. Bu konuda sıkça yapılan hataların başında, belli kriterlere uyup uymadığı gözetilmeksizin rutin kontroller ve uygulamalar için eve en yakın ya da fiyatları en cazip olan kliniği tercih etmek gelir. Oysa ki bu rutin muayeneler ve uygulamalar kedinizin sağlığını korumak yolundaki en önemli adımlardır. Dahası, kedinizin bir sağlık sorunu yaşaması halinde başvuracağınız veterinerin kedinizin tıbbi geçmişini bilmesi, daha önce geçirdiği hastalıklar ve uygulanmış tedaviler hakkında bilgi sahibi olması büyük önem taşır.

Hem veteriner kliniği, hem de hekim seçimi ile ilgili dikkat etmeniz gereken püf noktalar özetle şöyle sıralanabilir:

*Öncelikle seçtiğiniz kişinin bir veteriner hekim diplomasına sahip olduğundan emin olun. Muayenehane veya kliniğin kolaylıkla görünür bir yerinde veteriner hekimin diploması ve işyerine ait ruhsat bulunmalıdır. Eğer bunu göremiyorsanız sormaktan çekinmeyin. Bir veteriner kliniği mutlaka veteriner hekimler odasına kayıtlı olmalıdır. Hekimler odası , yaptığı denetimlerle, özellikle klinik şartlarına uygunluk ve bir çok şart aradığı için sadece onaylı yerler güvenilir yerlerdir. Onaysız yerler kanuni olmadığı için ileride hukuken hak iddia edemezsiniz.


*Hayvanınızı sizin kadar sevip değer verdiğini gözlemlerinizle anlayabilirsiniz.


*Beşeri hekimlikte olduğu gibi hekiminize güvenmelisiniz. Aile hekiminiz gibi hayvanınızı tanıyan bir hekiminiz olması her zaman idealdir. Size güven vermeyen bir hekimle çalışmanız ilerde problem yaratabilir. Hekim size kendisini ve teşhislerini doğru dille ifade edebilmelidir.


* Klinik temiz ve düzenli olmalı, hasta kabulü ve muayene için ayrı bir bölüm bulunmalıdır. Kötü kokan, havasız, hijyen kurallarına uymayan kliniklerden uzak durun.


*Kliniğin tüm bölümlerini görmeyi talep edin. Hasta kabul bölümündeki gösterişli ve şık dekorasyonun gözünüzü boyamasına izin vermeyin.


*Seçtiğiniz klinik haftanın her gününde ve günün her saatinde kolaylıkla ulaşılabilecek bir yerde olmalıdır. Özellikle geceleri ya da hafta sonları sizin için ulaşım sorunu olabilecek klinikleri tercih etmeyin.


*Klinik haftada yedi gün 24 saat açık değilse bile, veteriner hekiminiz acil durumlarda ulaşılabilir olmalıdır. Sağlık sorunları mesai saatleriyle sınırlı olmadığı için, mesai saatleri dışındaki acil durumlarda da size hızlı bir şekilde yanıt verecek bir veteriner hekim seçin.


*Klinik olası her türlü sağlık sorununa karşı donanımlı olmalı, eğer veremediği hizmetler varsa bu hizmetleri almanız için sizi doğru yere yönlendirebilmelidir.


*Klinikte birden fazla veteriner hekim çalışıyorsa, bu hekimler arasında seçim yapma olanağınız olmalı ve gerektiğinde kedinizle her seferinde aynı veteriner hekim ilgilenebilmelidir.




Evrensel Hayvan Hakları Bildirisi
15 Ekim 1978'de Paris UNESCO evinde ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi

1. Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler.

2. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir hayvan türü olan insan, öbür hayvanları yok edemez. Bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez. Bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır.

3. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.

4. Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel doğal çevrelerinde karada, havada ve suda yaşama ve üretme hakkına sahiptir. Eğitim amaçlı olsa bile özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.

5. Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bir türden olan bütün hayvanlar uyumlu bir biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.

6. İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir. Bir hayvanı terk etmek acımasız ve aşağılık bir davranıştır.

7. Bütün çalışan hayvanlar iş süresi ve yoğunluğunun sınırlandırılması ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir.

8. Hayvanlara fiziki ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi, bilimsel, ticari ve başkaca biçimlerdeki her türlü deneyler için de durum böyledir.

9. Hayvan beslenmek için yetiştirilmişse de bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, ölümü de acı çektirmeden ve korkutmadan olmalıdır.

10. Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz, hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır.

11. Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi yaşama karşı suçtur.

12. Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir soykırım, yani bir suçtur.

13. Hayvan ölümüne de saygı göstermek gerekir. Hayvanın öldürüldüğü şiddet sahneleri sinema ve televizyonda yasaklanmalıdır.

14. Hayvanları koruma ve savunma kuralları, hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır. Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla korunmalıdır

HAYVANLAR İÇİN AMBULANS 153

HAYCANLARIMIZ İÇİN AMBULANS VAR ARTIK TELEFON NO: 153
ÇOK SEVİNDİM

Ev hayvanlarının korunmasına dair avrupa sözleşmesi

Kanun No. 4934 Kabul Tarihi : 15.7.2003

MADDE 1. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına 18 Kasım 1999 tarihinde Strazburgda imzalanan "Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

EV HAYVANLARININ KORUNMASINA DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİ
GİRİŞ

İşbu Sözleşmeyi imzalayan Avrupa Konseyi üyesi devletler,
Avrupa Konseyinin amacının üyeleri arasında daha sıkı bir birlik gerçekleştirmek olduğunu dikkate alarak,
İnsanın yaşayan tüm canlılara ahlâkî bir yükümlülüğünün olduğunu tanıyarak ve insan ile ev hayvanları arasında mevcut özel ilişkileri hatırda tutarak,
Ev hayvanlarının yaşam kalitesine olan katkılarını ve bunun sonucu olarak da toplum için taşıdığı önemi dikkate alarak,
İnsan tarafından bakılan hayvanların geniş çeşitliliğinden kaynaklanan güçlükleri dikkate alarak,
Hayvanların, aşırı nüfuslarına bağlı olarak, insan ve diğer hayvanların hijyen, sağlık ve güvenlikleri açısından taşıdıkları riskleri dikkate alarak,
Yabanî fauna örneklerinin ev hayvanı olarak muhafaza edilmelerinin desteklenmemesi gerektiğini dikkate alarak,
Ev hayvanlarının elde edilmesi, muhafaza edilmesi, ticarî veya ticarî olmadan üretilmesi, başkasına devredilmesi ve ticaretini etkileyen farklı şartların bilincinde olarak,
Ev hayvanlarının muhafaza edilme koşullarının her zaman sağlıklarını ve refahlarını geliştirmeye izin vermediğinin bilincinde olarak,
Bilgi veya bilinç noksanlığı nedeniyle, bazen, ev hayvanlarına karşı davranışların önemli ölçüde değiştiğini kaydederek,
Ev hayvanları sahiplerinin sorumluluğu sonucunda doğacak temel müşterek davranış ve uygulama standardının sadece arzu edilen değil, aynı zamanda gerçekçi bir hedef olduğunu dikkate alarak,
Aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır :
BÖLÜM I - GENEL HÜKÜMLER
Madde 1
Tanımlar
1. Ev hayvanı, insan tarafından özellikle evde, özel zevk ve refakat amacıyla muhafaza edilen veya edilmesi tasarlanan her türlü hayvanı ifade eder.
2. Ev hayvanlarının ticareti, kâr amacıyla yapılan, ev hayvanlarının sahipliğinin değişmesine yol açan önemli miktarlardaki tüm düzenli ticarî işlemleri ifade eder.
3. Ticarî üretme ve barındırma, kâr amacıyla ve önemli miktarda yapılan üretme ve barındırmayı ifade eder.
4. Hayvan barınağı, çok sayıda ev hayvanının muhafaza edilebileceği, kâr amacı gütmeyen bir tesisi ifade eder. Ulusal mevzuat ve/veya idarî tedbirler izin verdiğinde, bu gibi tesisler başıboş hayvanları da kabul edebilir.
5. Başıboş hayvan, evi olmayan veya sahibinin veya bakıcısının evinin sınırları dışında bulunan ve herhangi bir sahibin ya da bakıcının kontrolü veya doğrudan denetimi altında bulunmayan ev hayvanını ifade eder.
6. Yetkili makam, üye ülke tarafından tayin edilen makamı ifade eder.
Madde 2
Amaç ve Uygulama
1. Tarafların herbiri;
a) Bir kişi veya kurum tarafından evde ya da ticarî üretme ve barındırma kuruluşlarında ve hayvan barınaklarında muhafaza edilen ev hayvanları,
b) Uygun hallerde başıboş hayvanlar,
konularında işbu Sözleşmenin hükümlerine işlerlik kazandırılması için gerekli tedbirleri almayı taahhüt eder.
2. Bu Sözleşmenin hiçbir hükmü hayvanların korunması veya tehdit altındaki yabanî türlerin korunması konusundaki belgelerin uygulanmasını etkilemez.
3. İşbu Sözleşmenin hiçbir hükmü, Tarafların ev hayvanlarının korunmasına yönelik daha sıkı tedbirleri kabul etme hürriyetine veya bu belgede yer alan hükümlerin işbu belgede özellikle belirtilmeyen hayvan sınıflarına da uygulanması hakkını etkilemez.
BÖLÜM II - EV HAYVANLARININ MUHAFAZA EDİLMESİ İÇİN KURALLAR
Madde 3
Hayvanların Refahı İçin Temel Kurallar
1. Hiç kimse bir ev hayvanının, gereksiz acı, sıkıntı veya ızdırap çekmesine sebep olamaz.
2. Hiç kimse bir ev hayvanını terk edemez.
Madde 4
Muhafaza Etme
1. Bir ev hayvanını muhafaza eden veya bakımını kabul eden kişi, hayvanın sağlığı ve refahından sorumludur.
2. Bir ev hayvanını muhafaza eden veya onunla ilgilenen kişi, hayvanın cinsi ve ırkına bağlı olarak davranış gereksinimlerini dikkate alan barınak, dikkat ve ihtimamı sağlayacaktır. Özellikle;
a) Yeterli ve uygun gıda ve su verecek,
b) Hareketi için uygun imkânları sağlayacak,
c) Kaçışını önleyecek tüm makul tedbirleri alacaktır.
3. Bir hayvan;
a) Yukarıdaki 2 nci paragrafta belirtilen şartlar yerine getirilmediği veya
b) Belirtilen şartlar yerine getirilmesine rağmen hayvan esarete alışamazsa
ev hayvanı olarak muhafaza edilemez.
Madde 5
Üretim
Bir ev hayvanını üretmek için seçen bir kişi, o hayvanın, dişinin veya yavruların sağlık ve refahını risk altına sokabilecek anatomik, psikolojik ve davranış özelliklerini gözönünde bulundurmaktan sorumlu olacaktır.
Madde 6
Ev Hayvanı Edinmede Yaş Sınırı
Hiçbir ev hayvanı ebeveynlerinin veya ebeveyn sorumluluğu taşıyan diğer şahısların açık rızası olmaksızın 16 yaşın altındaki kimselere satılamaz.
Madde 7
Eğitim
Hiçbir ev hayvanı, sağlığına ve refahına zarar verecek şekilde, özellikle doğal gücünü ve kapasitesini aşacak biçimde ya da yaralanmasına veya gereksiz ağrı, acı, sıkıntı veya ızdırap çekmesine yol açacak suni yardımlar kullanarak eğitilemez.
Madde 8
Ticaret, Ticarî Üretim ve Barındırma, Hayvan Barınakları
1. Sözleşme yürürlüğe girdiği tarihte ev hayvanlarının ticaretini, ticarî amaçla üretimini yapan veya barındıran veya hayvan barınağı işleten her kişi, her Tarafça belirlenecek uygun süre içerisinde bu faaliyetlerini yetkili makama bildirecektir.
Bu faaliyetlerden herhangi birinde hizmet yapmaya niyetli her kişi, bu niyetlerini yetkili makama bildireceklerdir.
2. Bu bildirim,
a) Bu faaliyetlere dahil olan veya olacak ev hayvanı türlerini,
b) Sorumlu kişi ve onun bilgi düzeyini,
c) Kullanılan veya kullanılacak mülkün ve ekipmanın tanımını,
belirtmelidir.
3. Yukarıda belirtilen faaliyetler ancak;
a) Profesyonel eğitim veya ev hayvanları konusunda yeterli deneyim sonucunda sorumlu kişinin faaliyette bulunmak için gerekli bilgi ve kapasiteye sahip olması,
b) Faaliyet için kullanılacak mülk ve ekipmanın 4 üncü maddede belirtilen şartları yerine getirmesi,
durumunda gerçekleştirilebilir.
4. Yetkili makam, 1 inci paragrafta belirtilen hükümler çerçevesinde yapılan bildirim temelinde, 3 üncü paragrafta belirtilen şartların yerine getirilip getirilmediğini tespit eder. Şayet şartlar gerektiği şekilde sağlanmamışsa, tedbirler tavsiye eder ve gerekirse, hayvanların refahı için, faaliyetin başlatılmasını veya devam etmesini yasaklar.
5. Yetkili makam, ulusal mevzuat ile uyumlu olarak, yukarıda belirtilen şartların yerine getirilip getirilmediğini denetler.
Madde 9
Reklam, Eğlence, Sergi, Yarışma ve Benzeri Faaliyetler
1. Aşağıdaki şartlar sağlanmadıkça ev hayvanları reklam, eğlence, sergi, yarışma ve benzeri faaliyetlerde kullanılamaz.
a) Organizatörün bu hayvanlara, 4 üncü maddenin 2 nci fıkrasındaki koşullara uygun olarak davranılmasını sağlayacak gerekli şartları oluşturması ve
b) Ev hayvanlarının sağlık ve refahının risk altına sokulmaması.
2. a) Yarışma esnasında veya,
b) Hayvanın sağlık ve refahını risk altına sokabilecek diğer zamanlarda,
ev hayvanının doğal performans düzeyini artırmak veya azaltmak amacıyla ona hiçbir madde verilemez, tedavi uygulanamaz veya cihaz tatbik edilemez.
Madde 10
Cerrahî Operasyonlar
1. Bir ev hayvanının dış görünüşünü değiştirmeye yönelik veya diğer tedavi edici olmayan cerrahi müdahaleler yasaktır. Özellikle;
a) Kuyruğun kesilmesi,
b) Kulakların kesilmesi,
c) Ses tellerinin alınması,
d) Tırnak ve dişlerin sökülmesi.
2. Bu yasaklamalara sadece aşağıdaki durumlarda müsaade edilecektir;
a) Bir veteriner hekimin, veterinerlikle ilgili tıbbî sebepler veya özel bir hayvanın yararı için gerektiğinde tedavi edici olmayan müdahaleyi gerekli görmesi,
b) Üremenin önlenmesi.
3. a) Hayvanın şiddetli acı çekeceği veya çekmesi muhtemel operasyonlar sadece anestezi uygulanarak ve bir veteriner hekim tarafından veya onun gözetiminde gerçekleştirilecektir.
b) Anestezi gerektirmeyen operasyonlar, ulusal mevzuata uygun olarak, yetkili bir kişi tarafından gerçekleştirilebilir.
Madde 11
Öldürme
1. Veteriner hekim veya diğer bir yetkilinin yardımının hızlı bir şekilde temin edilemediği veya ulusal mevzuat kapsamında bir hayvanın acısını ortadan kaldırmaya yönelik acil veya ulusal mevzuatla öngörülen diğer tüm acil durumlar dışında, bir ev hayvanı ancak bir veteriner hekim veya diğer bir yetkili tarafından öldürülebilir.Tüm öldürmeler şartların gerektirdiği asgarî düzeyde fiziksel ve manevî acı verecek şekilde gerçekleştirilecektir. Seçilen yöntem, acil durumlar dışında :
a) ani şuur kaybı ve ölümü gerçekleştirecek ya da
b) derin genel anestezi ile başlayacak, bunu kesin ve mutlak ölümü sağlayacak işlem izleyecektir.
Öldürmeden sorumlu kişi, hayvanın cesedi yok edilmeden önce o hayvanın öldüğünden emin olacaktır.
2. Aşağıda belirtilen öldürme yöntemleri yasaktır.
a) 1. b paragrafında kaydedilen etkilerin gerçekleşmemesi durumunda, boğma veya nefessiz kalmasına neden olacak diğer yöntemler,
b) 1 inci paragrafta belirtilen etkileri sağlayacak, dozu ve uygulaması kontrol edilemeyen herhangi bir zehirli madde veya ilaç kullanımı,
c) Ani şuur kaybı meydana getirmeden yapılan elektrikle öldürme.
BÖLÜM III- BAŞIBOŞ HAYVANLAR İÇİN EK TEDBİRLER
Madde 12
Sayılarının Azaltılması
Taraflardan biri, başıboş hayvan sayısının sorun yarattığını düşünürse, gereksiz ağrı, acı ve ızdırap çekmelerine sebep vermeyecek şekilde sayılarını azaltmak için uygun yasal ve/veya idarî tedbirleri alacaktır.
a) Bu tedbirler aşağıdaki şartları kapsayacaktır;
i. Bu hayvanlar yakalanacak ise, bunun hayvana fiziksel ve manevi olarak en az seviyede acı verecek şekilde gerçekleştirilmesi,
ii. Yakalanan hayvanların muhafaza edilmesi veya öldürülmesi işlemlerinin bu Sözleşmede belirtilen prensiplere uygun olarak gerçekleştirilmesi.
b) Taraflar,
i. Köpek ve kedilere damgalama gibi az acı veren ya da hiç ağrı, acı ve ızdırap çektirmeyen uygun bir yöntemle aynı zamanda sahiplerinin isim ve adresleri ile birlikte numaraları kayda geçirilerek daimi kimlik sağlamayı,
ii. Kedi ve köpeklerin plansız üremelerini azaltmak için bu hayvanların kısırlaştırılmalarını teşvik etmeyi,
iii. Başıboş kedileri ve köpekleri bulan kişilerin, bu konuda yetkili makama bilgi vermelerini teşvik etmeyi,
değerlendirmeyi taahhüt ederler.
Madde 13
Yakalama, Muhafaza Etme ve Öldürme İçin İstisnalar
Başıboş hayvanların yakalanmaları, muhafaza edilmeleri ve öldürülmeleri konularında bu Sözleşmede yer alan prensiplere sadece hastalıkların kontrolüne yönelik Hükümet programları kapsamında kaçınılmaz hallerde istisna getirilebilir.
BÖLÜM IV- BİLGİLENDİRME VE EĞİTİM
Madde 14
Bilgilendirme ve Eğitim Programları
Taraflar, ev hayvanlarının muhafaza edilmesi, üretilmesi, eğitimi, ticareti ve barındırılmaları ile ilgili kurum ve bireyleri bu Sözleşmenin hükümleri ve prensipleri hakkında bilinçlendirme ve bilgilendirmenin yaygınlaştırılması amacıyla bilgilendirme ve eğitim programları geliştirilmesini desteklemeyi taahhüt ederler. Bu programlarda özellikle aşağıda belirtilen noktalara dikkat çekilmelidir:
a) Ev hayvanlarının, yarışma amacıyla uygun bilgi ve beceriye sahip kişiler tarafından ticaret veya eğitilmelerinin gerekliliği,
b) Aşağıdaki hususların engellenmesi gerekliliği:
i. Ebeveynlerinin veya ebeveyn sorumluluğu taşıyan diğer şahısların açık rızası olmadıkça 16 yaşından küçüklere ev hayvanlarının hediye olarak verilmesi,
ii. Ev hayvanlarının ödül, hediye veya ikramiye olarak verilmesi,
iii. Ev hayvanlarının plansız üretilmesi.
c) Yabani hayvanların ev hayvanı olarak alınması veya kabul edilmesinin, bu hayvanların sağlık ve refahına olumsuz sonuçları olabileceği,
d) Sorumsuz şekilde ev hayvanları edinmenin, istenmeyen ve terk edilen hayvan sayısının artmasına yol açma riski getirdiği.

BÖLÜM V- ÇOKTARAFLI MÜZAKERELER
Madde 15
Çoktaraflı Müzakereler
1. Taraflar, Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden sonraki beş yıl içerisinde ve bundan sonraki her beş yılda bir ve Tarafların ekseriyetinin talep ettiği her zaman Sözleşmenin uygulanmasını ve Sözleşmenin gözden geçirilmesinin veya bazı hükümlerinin daha kapsamlı hale getirilmesinin uygunluğunu incelemek üzere Avrupa Konseyi bünyesinde çok taraflı müzakereler yapacaklardır. Bu müzakereler, Avrupa Konseyi Genel Sekreterinin daveti üzerine gerçekleştirilecek toplantılarda yapılacaktır.
2. Tarafların her biri bu müzakerelere katılmak üzere bir temsilci görevlendirme hakkına sahiptir. Sözleşmeye taraf olmayan Avrupa Konseyi üyesi herhangi bir ülke, toplantılarda bir gözlemci ile temsil edilme hakkına sahiptir.
3. Taraflar her müzakereden sonra, müzakere ve Sözleşmenin işleyişi hakkında Avrupa Konseyi Bakanlar komitesine bir rapor sunacaklar ve gerekli gördükleri takdirde, Sözleşmenin 15 ilâ 23 üncü maddelerine değişiklik teklif edebileceklerdir.
4. Taraflar, Sözleşme hükümlerine bağlı kalarak, müzakerelerin işleyiş kurallarını belirleyeceklerdir.

BÖLÜM VI - DEĞİŞİKLİKLER
Madde 16
Değişiklikler
1. Taraf bir ülke veya Bakanlar Komitesi tarafından Sözleşmenin 1 ilâ 14 üncü maddelerine getirilecek değişiklik önerileri, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine bildirilecek ve bu öneriler Genel Sekreter tarafından Avrupa Konseyine üye devletlere, her taraf ülkeye ve Sözleşmenin 19 uncu maddesi hükümleri gereği Sözleşmeye katılmaya davet edilen her devlete gönderilecektir.
2. Bir önceki paragraf hükümlerine göre yapılan her değişiklik önerisi, Genel Sekretere gönderildiği tarihten itibaren iki aydan az olmayan bir süre içerisinde, düzenlenecek çok taraflı müzakerede incelenecek ve taraf ülkelerin üçte iki oy çokluğu ile kabul edilebilecektir. Kabul edilen metin taraf ülkelere gönderilecektir.
3. Herhangi bir ülke itirazda bulunmadığı takdirde her değişiklik, çok taraflı müzakerede kabul edilmesinden 12 ay sonra, yürürlüğe girecektir.
BÖLÜM VII - SONUÇ HÜKÜMLERİ
Madde 17
İmza, Onay, Kabul, Uygun Bulma
Bu Sözleşme Avrupa Konseyine üye devletlerin imzasına açıktır. Sözleşme onay kabul ve uygun bulma işlemlerine tâbidir. Onay, kabul veya uygun bulma belgeleri Avrupa Konseyi Genel Sekreterine tevdi edilecektir.
Madde 18
Yürürlüğe Girme
1. Sözleşme, Avrupa Konseyine üye dört devletin, 17 nci maddenin hükümlerine uygun olarak, Sözleşme ile bağlı olduklarını bildirme tarihini takip eden altı aylık sürenin bitiminden sonraki ayın birinci günü yürürlüğe girer.
2. Sözleşme ile bağlı olduklarını daha sonra bildirecek her devlet için Sözleşme onay, kabul veya uygun bulma belgelerinin tevdi edildiği tarihi takip eden altı aylık sürenin bitiminden sonraki ayın birinci günü yürürlüğe girer.
Madde 19
Üye Olmayan Devletlerin Katılımı
1. Bu Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden sonra, Avrupa Konseyi BakanlarKomitesi, Avrupa Konseyi Statüsünün 20/d maddesinde belirtilen çoğunlukla ve taraf devletlerin Bakanlar Komitesinde bulunma hakkına sahip temsilcilerinin oybirliği ile alınan karar ile Avrupa Konseyine üye olmayan her devleti Sözleşmeye katılmaya davet edebilir.
2. Sözleşme, katılan her devlet için katılım belgesinin Avrupa Konseyi Genel Sekreterine tevdi edildiği tarihi takip eden altı aylık sürenin bitiminden sonraki ayın birinci günü yürürlüğe girer.
Madde 20
Bölgesel Hüküm
1. Her devlet, imza sırasında veya onay, kabul, uygun bulma veya katılma belgesini tevdi ederken Sözleşmenin uygulanacağı ülke ve ülkeleri belirleyebilir.
2. Her Taraf, daha sonraki bir tarihte Avrupa Konseyi Genel Sekreterine göndereceği bir beyan ile Sözleşmenin uygulama alanını, bildirimde belirteceği başka ülkelere genişletebilir. Sözleşme, bu ülkeler için, Genel Sekreter tarafından beyanın alınmasını takip eden altı ayın bitiminden sonraki ayın birinci gününde yürürlüğe girer.
3. Önceki iki paragraf çerçevesinde belirlenen bölgelere ilişkin yapılan her beyan Genel Sekretere yapılacak bir bildirim ile geri çekilebilir. Geri çekme, bildirimin Genel Sekreter tarafından alınmasını takip eden altı aylık sürenin bitiminden sonraki ayın birinci günü yürürlüğe girer.
Madde 21
Çekinceler
1.Her devlet, Sözleşmeyi imzaladığı veya onay, kabul, uygun görme veya katılma belgelerini teslim ettiği sırada, 6 ncı madde ile 10 uncu maddenin 1 inci paragraf, 1(a) alt paragrafına bir veya daha fazla çekince koyduğunu beyan edebilir. Bunun dışında başka bir çekince konulamaz.
2. Önceki paragrafa göre çekince koyan her Taraf, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine göndereceği bir bildirim ile bu çekinceyi kısmen veya tamamen geri çekebilir. Geri çekme bildirimin Genel Sekreter tarafından alındığı tarihten itibaren geçerlilik kazanır.
3. Sözleşmenin bir hükmüne çekince koyan bir Taraf, bu hükmün diğer bir Tarafça uygulanmasını talep edemez, ancak bu çekince şayet kısmî veya şarta bağlı ise, hükmün, kendi kabul ettiği şekilde uygulanmasını talep edebilir.
Madde 22
Fesih
1. Her Taraf, herhangi bir zaman, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine bir bildirimde bulunarak, bu Sözleşmeden ayrılabilir.
2. Fesih, buna ilişkin bildirimin Genel Sekreter tarafından alındığı tarihten itibaren altı aylık sürenin bitiminden sonraki ayın birinci günü geçerlik kazanır.
Madde 23
Bildirimler
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, Konsey üyesi devletlere ve bu Sözleşmeye katılan veya katılmaya davet edilen devlete;
a) her imza,
b) her onay, kabul, uygun bulma veya katılma belgesinin tevdii,
c) Sözleşmenin, 18 inci, 19 uncu ve 20 nci maddeler uyarınca yürürlüğe girdiği tarih,
d) işbu Sözleşme ile ilgili diğer her karar, bildirim veya bilgilendirme,
hakkında bildirimde bulunacaktır.
Aşağıda imzası bulunan yetkili temsilciler bu Sözleşmeyi imzalamışlardır.
13 Kasım 1987 tarihinde Strazburgda her iki metin aynı şekilde geçerli olmak üzere, İngilizce ve Fransızca Avrupa Konseyi Arşivine tevdi edilecek şekilde tek bir suret olarak düzenlenmiştir. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, Avrupa Konseyi üyesi olan devletler ile Sözleşmeye katılmaya davet edilen her devlete aslına uygunluğu onaylanmış bir suretini gönderecektir.

alıntıdır

Sokak hayvanları için hayat kurtaran ayrıntılar İlk yardım

İLK YARDIM


ilk yardıma ihtiyaç duyan sokaktaki hayvanlar için yapmanız gerekenler şunlardır. onu mumkun oldugu kadar cabuk bir Veteriner Hekime ulastirmaya calisiniz. Onun ofisinde oldugundan emin olmak icin ve acil bir vakanin yolda oldugunu bildirmek icin ,onceden telefonla arayiniz. Ilk anda ne yapilmasi gerektigi hakkinda bilginiz yoksa , o size uzman olarak onerilerde buluna bilir.

Yarali hayvanlar korkmus kafalari karismistir, normalde iyi huylu olanlarin bile, kendilerine yarim eden insani isirip tirmalyabileceklerinden , her seyden once kendi emniyetinizi goz onunde bulundurmalisiniz.

Yarali hayvan yardım ederken dikkat edilmesi gereken birkac nokta vardir:

1. Yavas hareket edin, alcak ve sakin bir sesle konusun, asla panik olmayin.
2. Hayvani kontrol altina alin,
3. Isirmasini engellemek icin agizlik takin veya agizini baglayin.
4. Eger kanama varsa durdurmak icin basincli bandaj,turnike yapin.
5. Hayvanin ustune battaniye veya palto orterek sicak tutun.
6. Daha fazla ne yapabileceginizi ogrenmek icin bir Veteriner Hekimi arayin.

Yarali bir hayvan sizin kendi petiniz de olsa cani aciyinca aci ve sok etkisi ile sizi isirabilir ve ciddi zarar verebilir. Ona dikkatle yaklasin ve dokunmadan once ne kadar ciddi yaralandigini anlamaya calisin. Ona ilk yardim yapmadan onu agzini yaninizda bulunan kravat, esarp, yumusak bir ip ve bezeri seylerle agzini baglayiniz.
Ciddi bir kesik veya isirma yarasi varsa kanamayi durdurmak icin tampon uygulayiniz. Steril gazli bez veya temiz bir mendili yaranin ustune koyarak bastiriniz.
Eger bir kirik olmasindan supheleniyorsaniz kendiniz duzeltmeye calismayiniz ve kirik bolgenin hareketsizligini saglayiniz.
Zehirlenmis oldugundan supheleniyorsaniz Veteriner Hekime hayvanin neyi yuttugunu ( biliyorsaniz )soyleyerek semptomlari tarif ediniz.
Ilk yardim konusunda Veteriner Hekimin tavsiyelerine uyun , eger cok acil bir durum varsa , derhal ne yapmaniz gerektigini size soyleyecektir. Ondan sonra hayvanı derhal onun muayenehanesine goturunuz. kalin bir havlu , ortu veya battaniye ye sariniz ve yavas ve dikkatli olarak tasiyiniz. Ancak cabuk olunuz !

Sokağınızdaki hayvanların kolaylıkla erişebileceği gölgelik bir yerde daima genişçe bir kap su bulundurun ve bu suyu sıklıkla (mümkünse her gün) değiştirin. Sadece kedi ve köpekler için değil, kuşlar için de içecek temiz su bulmak, en az yiyecek bulmak kadar büyük bir sorundur.

Özellikle soğuk havalarda arabanıza binip çalıştırmadan önce motor kapağını açıp bakın, tekerleklerin üst kısımlarını kontrol edin. Kediler sıcak olduğu için buralara girerler ve uyuyakalabilir ya da sıkışıp kalabilirler. Yola çıkmadan önce sadece bir dakikanızı ayırıp bu kontrolü yapmak, ısınmak için arabanızın bu kısımlarına sığınmış bir kedinin hayatını kurtaracaktır.

Konserve kutularını çöpe atmadan önce mutlaka ağızlarını ezerek kapatın. Aksi takdirde sokak kedileri kutuya sinen yiyecek kokusu nedeniyle ya da kutunun dibinde kalan yiyecek kırıntıları için başlarını kutuya sokmayı deneyecektir. Bunu yaparken kutunun sivri kenarları nedeniyle yaralanabilir, kör olabilir, başlarını kutuya sokup sıkışabilir ve kurtulamayabilirler.

Çöplerinizi gıda maddeleri ve diğerleri (örneğin cam, kağıt, plastik vs.) olarak ayırın. Bu hem yiyecek bulmak için çöpleri karıştırmak zorunda olan sokak hayvanları için, hem de geri dönüşüm için faydalıdır. Buna zaman ayıramayacaksanız, hiç değilse deterjan, ilaç, cam kırıkları, çivi, sicim, tel, pil gibi zehirli ya da yutulması halinde tehlikeli maddeleri yiyecek ve diğer çöplerinizi attığınız poşete koymayın. Bu sayede sokak hayvanlarının yiyecek artıklarıyla birlikte bunları da yutmalarını, yaralanmalarını ya da zehirlenmelerini önlemiş olursunuz.

Yaşadığınız yerdeki sokak hayvanlarına yiyecek veriyorsanız bunu trafiğin yoğun olmadığı saatlerde, örneğin gece geç saatte veya sabahın erken saatlerinde yapın. Sokak hayvanları arabalardan kaçmayı öğrenseler de çoğu durumda açlık baskın gelir ve yiyeceğe ulaşmak için trafiğe aldırmadan yola atlarlar.
Yol ortasına bırakılan kutular ve çöp poşetleri pek çok sokak hayvanının, özellikle kedilerin merakını cezbedecektir. Çoğu kedi merakına yenilir ve kutunun içine girer veya başını poşete sokar. Bunları yol kenarına, kaldırıma bırakmak meraklı ve aç bir hayvanın o sırada gelen aracın altında kalmasını önleyecektir.

Trafik kazası geçirmiş bir sokak hayvanına rastlarsanız veteriner masrafı veya kuduz şüphesi gibi nedenlerle onu kaderine terk etmeyin. Kaza geçiren sokak hayvanlarının çoğu basit bir kırık veya şok nedeniyle düştüğü yerden kalkamadığı için arkadan gelen araçların altında kalarak can verir. Tedavisini üstlenmek istemiyorsanız dahi güvenli bir yere taşıyın ve yakınlardaki bir kliniğe haber verin veya bir hayvan hakları derneğiyle görüşün; pek çok klinik ve dernek bu durumdaki bir sahipsiz hayvanın tedavisini ücretsiz veya düşük bir ücrete gerçekleştirme imkanı sunar. Isırılmaktan korkuyorsanız taşımadan önce üzerine kalın bir örtü örterek kendinizi koruyabilirsiniz. Eğer hayvana çarpan aracı gördüyseniz ve araç sahibiyle konuşma imkanınız varsa Hayvanları Koruma Kanunu gereğince çarptığı ?hayvanı en yakın veteriner hekim ya da tedavi ünitesine götürmek veya götürülmesini sağlamak zorunda olduğunu?, plaka numarasıyla şikayet halinde olası veteriner masrafından daha yüksek bir para cezası ödeyeceğini hatırlatın (Kanun No 5199, Madde 21).

ALINTIDIR

TERKETME:(


başka söze gerek varmı?